İ’caz-ı Kur’an’ın yüksekliği hakkında ne yazsam azdır. Kalemim onu tavsiften âcizdir. Kudret-i kalemiyem olsaydı hakkını vermeye çalışırdım, olmadığı için âcizane olarak sözümü kesiyorum. Kemal-i hürmetle mübarek ellerinizden öper ve hizmet-i Kur’an’da sabit olmam hakkındaki duanızı talep ve istirham ederim, efendim.
Re’fet
***
(Binbaşı merhum Âsım Bey’in fıkrasıdır.)
Envar-ı Kur’aniye mizan ve bürhanlarından ve kıymeti takdir edilemeyen Sözler namındaki risale-i şerifeler fakiri ihya ediyor, kalbimi nurlandırıyor. هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى Çoktan beri aramakta iken lehü’l-hamd Cenab-ı Hak Sözler’i bu fakire ihsan buyurdu. Kalp ve gönlüme âciz kalemim ve kālim tercüman olamıyor.
Âsım
***
Bahtiyar kardeşim Hüsrev!
Şu risale (*) bir meclis-i nuranidir ki Kur’an’ın şu münevver, mübarek şakirdleri, içinde birbiriyle manen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki Kur’an’ın şakirdleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. Ve Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın hazine-i kudsiyesinin sandukçaları olan risalelerin satıcı ve dellâllarına muhteşem ve müzeyyen bir dükkân ve bir menzildir. Her biri aldığı kıymettar mücevheratı birbirine ve müşterilerine orada gösteriyor. Bârekellah, sen de o menzili çok güzel süslendirmişsin.
Said Nursî
***
___
* Yani Yirmi Yedinci Mektub’un umumu.