بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ الْقُرْاٰنِ

Aziz kardeşlerim ve sıddık arkadaşlarım!

Var olunuz, bahtiyar olunuz! Sizin pek ciddi sa’y ü gayretiniz hem burada hem başka yerlerde şevk ve gayreti uyandırıyor. Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki gittikçe Risale-i Nur’un fütuhatı ziyadeleşiyor. Ehl-i iman, yaralarını hissedip ilaçlarını ondan buluyorlar.

Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı iki âyetin işaretine dikkat ettik. Bizler dahi Nur Fabrikasının sahibi gibi çok mesrur ve müferrah olduk. Fakat Risale-i Nur’a bir işaret-i gaybiyle haber veren otuz üç adet âyât شَهِدَ اللّٰهُ âyetiyle hitam bulduğundan bu yeni iki âyetin müstakil bir surette işaretlerine kapı açılmadı. Hem otuz üç âyetten hangisinin tetimmesi olacak, şimdilik bilinmedi.

Yalnız bu kadar anlaşıldı ki بِاَيْدٖى سَفَرَةٍ ۞ كِرَامٍ بَرَرَةٍ fıkrası Risale-i Nur’un nâşir ve kâtiplerine mana-yı işarî ile bakıyor. Hem يَتْلوُا صُحُفًا مُطَهَّرَةً ۞ فٖيهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌ fıkrası dahi Risale-i Nur’un eczalarına ve suhuflarına ve kitaplarına mana-yı işariyle bakıyor. Fakat cifir hesabıyla, bin üç yüz altmış (1360) küsurdan sonra bu parlak vaziyeti gösterecekler diye icmalen fehmettik.

Gül Fabrikasının bizlere parlak bir Gül-ü Muhammedî (asm) bahçesini hediye edecekti. Onu, bütün ruh-u canımızla bekliyoruz.

Bu zamanda lillahi’l-hamd sünnet-i seniye dairesinde kemal-i imanı kazanan Risale-i Nur şakirdleri evliyaların, mürşidlerin nazar-ı dikkatini celbedecek vaziyeti aldığından her zamanda bulunan hakiki mürşidler, her halde bu zamanda Risale-i Nur şakirdlerine müşteri olurlar. Birisini elde etse yirmi mürid kadar kıymet verirler.

Hem zevkli ve cazibedar velayet tereşşuhatı karşısında Risale-i Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet bulunduğundan