olduğunu göstermekle ve dünyadaki mevcudat ise esma-i İlahiyenin âyineleri olduklarını ve masnuatı ise her vakit tazelenen mektubat-ı Samedaniye olduklarını bildirmekle, insanın fena-i dünyadan ve zeval-i eşyadan ve hubb-u fâniyattan gelen yaralarını güzelce tedavi eder ve evhamın zulümatından kurtarır.
Hem mevt ve eceli, âlem-i berzaha giden ve âlem-i bekada olan ahbaplara visal ve mülakat mukaddimesi olarak gösterir. Ehl-i dalaletin nazarında bütün ahbabından bir firak-ı ebedî telakki ettiği ölüm yaralarını böylece tedavi eder. Ve o firak, ayn-ı lika olduğunu ispat eder.
Hem kabrin âlem-i rahmete ve dâr-ı saadete ve bağistan-ı cinana ve nuristan-ı Rahman’a açılan bir kapı olduğunu ispat etmekle, beşerin en müthiş korkusunu izale edip en elîm ve kasavetli ve sıkıntılı olan berzah seyahatini, en leziz ve ünsiyetli ve ferahlı bir seyahat olduğunu gösterir. Kabir ile ejderha ağzını kapatır, güzel bir bahçeye kapı açar. Yani kabir ejderha ağzı olmadığını belki bağistan-ı rahmete açılan bir kapı olduğunu gösterir.
Hem mü’mine der: İhtiyarın cüz’î ise kendi mâlikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise Kadîr-i Mutlak’ın kudretine itimat et. Hayatın az ise hayat-ı bâkiyeyi

