Sâlisen: Yirmi Sekizinci Mektub’un Sekiz Meselesinden

Birincisi; bana ait rüya hakkında kıymetli bir ders vermiş.

وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا

âyetine güzel bir tefsir, nihayet manası zahir olmuş rüyaya hoş bir tabir olmuştur. Nevme ait âyeti pek âlî ve münasip bir surette tefsirinizle, başta herkesten ziyade muhtaç Hulusi’niz olduğu halde bütün Risale-i Nur ve Mektubatü’n-Nur müstemilerine ve kārilerine faydalı, zevkli, esaslı, ciddi, veciz ve beliğ bir ders daha vermiş oldunuz.

Şuraya bir işaret etmek isterim; Kur’an’ın kerametine bir nokta, bir zerre daha ilâve ediyorum: Gerek Eğirdir’de gerek burada bazen zihnime bir şey gelir ve kendisiyle hayli meşgul ettirir. Hemen ilk mektubunuzda benim zihnimi işgal eden bu şeyin cevabını bulurum (Hâşiye). Bu birde, beşte kalmadı, çok taaddüd etti. Onun için diyorum ki keramet-i Kur’aniyedendir.

İkinci Mesele; güzel ve ilmî bir ders olmakla beraber bir cihet daha hatıra geliyor. Hizbü’ş-şeytanın avenesi tâ buralardan dolaşarak sahte ve şaşırtıcı hareketlerle arkadan çevirmek istemeleridir. Bu sebeple şifahane-i Kur’an’ın anahtarı, inayet-i İlahî ile elinde bulunan sevgili Üstadımızın bu zehirlere de ilaç yetiştirmesi ve silahhane-i Kur’an’dan aldığı acib silahlarla mübareze etmesi nevinden güzel ve bedî’ üslup ile ve hârika temsilatla bulunuşu hakikaten şâyan-ı menn ü şükrandır. Allah sizden çok razı olsun.

Üçüncü Mesele; hakikaten çok güzel, çok hoş, çok vâzıhtır. Bu meseleyi beş noktaya ayırmakla sanki İslâm’ın beş rüknünü hatırlatmış, selâmet için beş esası göstermişsiniz. Hem bunu dostlarınıza ve kalben sizden bir şey bekleyenlere, sual-i mukaddere cevap nevinden kaleme almışsınız. Fakat hüsn-ü zanna mesağ veriyorsunuz. Niyetle me’cur ve faidemend olacağını ihtar ediyorsunuz. Sâil buna da razı. Otuz İkinci Söz’ün Üçüncü Mevkıfı zaten bu derde ilaç vermekte, bu yaraya merhem vurmakta ve bu arzuya çare bulmaktadır.

Sözler ile kuvvetü’z-zahr olduğunuz mü’minler, bataklıktan çıkardığınız mütehayyirler, ayılttığınız sarhoşlar, iade-i şuur ettirdiğiniz divaneler, şu zamanda Kur’an’dan daha iyi mürşid olamayacağına

___

Hâşiye: Bu keramet-i Nuriye Hulusi’de olduğu gibi çoklarda dahi tezahür etmiş ve ediyor.