itibarıyla ehl-i tevhidce yalnız maddeten bin lira kadar ehemmiyetli olan risaleyi,

5- Şirkin esasını ref’ edip vahdaniyeti nihayetsiz derecede kuvvetle ispat eden Otuz İkinci Söz namı altındaki eseri ki o eser bir âlim tarafından zayi edilse onu elde etmek için bin lira tereddütsüz vereceğini zannettiğim misilsiz risalemden mevcud her iki tanesini,

6- İsraftan kurtarmak ve bu fakir milleti iktisada alıştırmak için yazdığım, küçük fakat müstesna bir ehemmiyette olan İktisat Risalesi ismindeki risalemin mevcud olan her üç nüshasını,

7- Kendi ihtiyarlığımdan dolayı, iman noktasında Kur’an’dan bulduğum rica ve teselli nurlarından kaleme aldığım ve mevcudu tam üç nüsha ve iki nüsha da noksan olarak umum beş parçasını –ki bence bu risale benim gibi kabre yakınlaşmış bir ihtiyar adama kıymet takdir edilmeyecek derecede yüksek bir hakikat ile yazılmıştır–

8- On beş sene evvel Arapça olarak tabedilen, Harb-i Umumî’de ateş içinde yazıldığı için o zamandaki Başkumandanın bu yadigâr-ı harbin hayrına iştirak etmek niyetiyle kâğıdını kendisi verdiği İşaratü’l-İ’caz tefsirini,

Hem üç yüz otuz beş senesinde İstanbul’da tabedilen Katre, Şemme, Habbe, Habbe’nin Zeyli ve Ankara’da Yeni Gün Matbaasında Zeylinin Zeyli ve Ankara Matbaasında tabedilen Hubab ve İstanbul’da tabedilen Zühre ve Şule gibi risaleleri hâvi Arapça matbu bir mecmuamı ve İstanbul’da on beş sene evvel tabedilen Sünuhat isminde kıymettar iki matbu risalemi ve hem biraderzadem Abdurrahman tarafından on beş sene evvel İstanbul’da tabettirilen Tarihçe-i Hayatımın bir kısmına ait matbu risalemden üç nüshası tamam ve beş altı nüshası noksan kitaplarımı ve hem de İstanbul’da yeni huruf çıkmadan evvel tabettirdiğim Onuncu Söz namında gayet kıymettar, haşri ve kıyameti gündüz gibi ispat eden risalemi ve daha bilmediğim hususi ve şahsî ve imanî evraklarımı ve risalelerimi tekrar iade etmek üzere, o taharri neticesinde alıp götürdüler.

Bu taharriyatta o kadar ileri gidildi ki altı ay evvel oturduğum köşkten şimdiki oturduğum köşke nakledince sandalye, şişe, demir ve sair eşyaya ait listeye varıncaya kadar aldılar ve el-ân da iade edilmedi.

Dokuz seneden beri bu memlekette ve bu kadar dostlarımla temas ettiğim halde, şimdiye kadar hiçbir cürüm bana isnad edilmedi