Yirminci Mektub’u yazarken vaktimin adem-i müsaadesi cihetiyle çabuk yazmaya fazlaca sa’y ettiğimden sathî bir nazar ve kıraat edildi. Derince düşünüp zihnimde takarrur ettiremedim ise de müsaade-i fâzılaneleri ile şu hakikati arza ictisar ediyorum ki:

Bu mektub-u azîmü’l-mefhum, şimdiye kadar tesyar buyurulan umum Nur Risalelerinin, hülâsatü’l-hülâsa zübdesi ve menba-ı amîkı olduğuna müşahedemle beraber, tafsilat ve teşrihat hususunda dahi zevi’l-akıl olanlar için ibare-i Arabî ile tahrir buyurulan ve yedi fıkra-i manidar ve Türkçe meallerinde münderic olduğuna kanaat-i kâmilem mevcud bulunduğunu arz ile başkaca bir arzu daha uyandırdı ve dedim: Âh Hudâ-yı Müteâl ve Vâhibü’l-a’mali ve’l-âmâl Hazretleri tevfikat-ı Samedanîsini ihsan buyursa da üstad-ı âlîkadrimden fenn-i ilm-i kelâmı taallüm ile tefeyyüz edebilsem, dedim.

Ve bu arzu kalb-i bendelerîde ile’l-ebed merkûz kalacaktır ki bu da kıymet-i bîpâyanını hissedip ulviyet ve kudsiyetini hakkıyla ifadeden âciz bulunduğum Yirminci Mektub-u mergubdan mütevelliddir.

Sabri

***

Hele Birinci Söz’de Besmele’nin derece-i ehemmiyeti ve suret-i temsiliyesi şâyan-ı takdir ve hayrettir. Öteden beri her kitabın iptidasında “Besmele, Hamdele, Salvele”nin zikrinin vücubu, hoca efendilerimiz tarafından beyan edilmiş ise de bu gibi nefsi iskât edecek bir temsil işitilmediğinden bu derece zihinde takarrur ve temerküz etmemişti. Şu temsil, Besmele Sözü olan Birinci Söz’de ne kadar musîb ve manidar olduğunu insan olan takdir eder.

Sabri

***

Üç kitaptan Yirminci Söz’ü ilk defa okudum. Habl-i metin-i İlahî ve kanun-u mübin-i Rabbanî olan Kur’an-ı Azîmüşşan’da, şu son asırda vücuda gelen ve Frenklerin medar-ı iftiharları bulunan tahte’l-bahir, tayyare vesaire gibi eşyaya, bin üç yüz küsur sene mukaddem işaretle ifade edildiğini öğrenerek Kitab-ı Mübin’in mazi ve müstakbelden vermekte olduğu ihbarat-ı gaybiye ve sadıka ve beyanat-ı hârika, dost ve düşmanı meftun ve hayretlerde bıraktığı cihetle, bir kat daha i’caz-ı Kur’an’ı ispat ve teyid etmiştir. Yirmi Üç