aynı meselelerde tevhid nurunu gösteriyor, iman hakikatlerini madde âleminden temsiller ve deliller göstererek izah ediyor. Liselerde, üniversitelerde okutulan ilim ve fenlerin aynı meselelerinde iman hakikatlerinin ispatını güneş zuhurunda gösteriyor.

Bu gibi çok cihetlerle Risale-i Nur, bu zamanda ehl-i iman ve İslâm için ön planda ele alınması icab eden, ehl-i iman elinde manevî elmas bir kılınçtır. Asrın idrakine, zamanın tefehhümüne, anlayışına hitap eden, ihtiyaca en muvafık tarzı gösteren, ders veren ve doğrudan doğruya feyiz ve ilham tarîkıyla âyetlerin yıldızlarından gelen ders-i Kur’anîdir, küllî marifetullah bürhanlarıdır.

Asrımızın efkârının anlayışına ve idrakine hitap edici mahiyeti ve Kur’an-ı Hakîm’in bu zamanın fehmine bir dersi olması noktasından Nur Risaleleri, bilhassa bu memlekette büyük ehemmiyet kazanmıştır. Asırlarca Kur’an’a bayraktarlık yapan ve dünyayı diyanetiyle ışıklandıran bu necip millet, yine dünyaya örnek, ahlâk ve fazilette üstad olarak insanlığın geçirdiği müthiş buhranlardan halâs için çare-i necatı göstermektedir. Beşeriyeti dehşetli sadmelere uğratan, tehdit eden anarşiliğin ifsad ve tahribin yegâne çaresi ancak ve ancak İlahî, semavî bir dinin ezelî ve ebedî hakikatleridir, hakikat-i İslâmiyet’tir. Risale-i Nur, hakikat-i İslâmiye ve Kur’aniyeyi müsbet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir.

Hem Nur Müellifi bir mektubunda “Dâhilde tarafgirane adâvet ve münakaşalara vesile olan füruatı değil belki bütün nev-i beşerin en ehemmiyetli meselesi olan erkân-ı imaniyeyi ve beşerin medar-ı saadeti ve umum İslâm’ın esas ve rabıta-i uhuvveti bulunan Kur’an’ın hakaik-i imaniyesini bulmak ve muhtaçlara buldurmaya hayatımı vakfettim.” demek suretiyle hizmet-i İslâmiyenin ve mesail-i diniyenin umumunu tazammun eden vüs’at ve câmiiyeti haiz bulunduğunu, dinî hizmetlerin her nevini teyid ve teşvik ettiğini ve bir cadde-i kübra-yı Kur’aniye olan Risale-i Nur dairesinin umum ehl-i iman ve İslâm’a şâmil bulunduğunu ifade ediyor.

Ve yine aynı mektubunda devamla “Hattâ değil Müslümanlarla belki dindar Hristiyanlarla dahi dost olup adâveti bırakmaya çalışıyorum. Harb-i Umumî ve komünizm altındaki anarşistlik tehlike ve tahribatlarının lisan-ı haliyle dünya fânidir, firaklarla doludur. Ey insanlar adâveti bırakınız, Kur’an dersini dinleyip birleşiniz; yoksa sizi mahvedeceğiz.” diye beyanıyla bu zamanın şartları ve icabları karşısında tarz-ı hizmeti yine Kur’an’ın nuruyla göstererek hakîmane irşadın ve tevfik-i İlahiyeye muvafık hareketle isabetli hizmetin îfası gibi noktalardan Risale-i Nur’un lüzum ve ehemmiyetini tebarüz ettiriyor.