şakirdleriyle münasebettar olabilir diye sordum: Bu bela umumîdir, yoksa Afyon ve Eskişehir vilayetlerine mi mahsustur?

Dediler ki: O iki vilayete mahsustur.

Ben de Elhamdülillah dedim. Demek Risale-i Nur’a ve şakirdlerine umumî bir taarruz yoktur. Belki yalnız bana ve elimdeki Nurlara…

Çok güvendiğim Eskişehir, Denizli gibi bir Medrese-i Nuriye olacağını tahmin ettiğim halde, Denizli’den on derece noksan kalmasının sebebi; onları da Afyon ve Emirdağı gibi ürkütmektir. Her ne ise merak etmeyiniz; inşâallah bu hâdise-i cevviye, aynı İstanbul mekteplilerinin hâdisesi gibi gizli masonları, niyet ettikleri yeni bir taarruzdan vazgeçirdi. İnayet-i Rabbaniye himaye ediyor.

Sâniyen: Bu defa yedi sekiz mektublarınızı aldım. Hususi cevaplara halim, kalemim ve vaktim müsaade etmediğinden gücenmeyiniz. Mehmed Feyzi ve Emin’in mektublarını, ilişmeden Lâhika’ya geçirdik. O ikisi, sekiz sene hususi hizmetimde bulunmaları cihetiyle, haddimden çok ziyade tavsifatlarını bir nevi manevî dua ve sebeb-i teşvik ve kanaat bir hüsn-ü zan ve tercüman-ı Nur haysiyetiyle Üstadlarına bir alâmet-i sadakat ve bir vesika-i itikad ve irtibattır diye ilişmedim.

Ve Feyzi’nin merhume validesinin Risale-i Nur dersleriyle güzel ve nurani vefatı; Nurların, şakirdlerine sekerat vaktinde ve sıkıntılı zamanlarında imdada yetişmesine bir parlak numune olarak Lâhika’ya girmesi münasiptir.

Halil İbrahim’in bu defaki mektubunda kaza ve kader-i İlahî’den “Ne kadar? Nedendir?” diye çok suallerinin birden cevabı: Bizlere mücahidane çok hasenat kazandırmak ve Nurlara herkesin nazar-ı dikkatini celbetmekle umuma okutmaktır. Fakat bir derece kaza ve kadere itiraz manasını hayale getirdiği için şimdilik Lâhika ile tamimi münasip olmaz. Ve mektubun âhirindeki, Cevşenü’l-Kebir’den alınan fıkralar, dualar çok güzeldir.

Sâlisen: Hüsrev’in mektubunda, Atabeyli Kötürüm Ali ve Eğirdirli Kâzım’ın Nurlara tam şevkle hizmetleri, hattâ ruhanîleri de onları tebrike ve tahsine sevk eder. Ve Aliköyü’nden bana mektub yazan on dört yaşındaki Mustafa Veysel, pederiyle hem Kur’an’a hem Nurlara hizmetleri ve üç Alilerin gayret ve himmetleriyle o köy