merak ederken, aynı vakitte Yakub Cemal’in Denizli Nurcuları namına güzel bayram tebriği beni çok sevindirdi. Mütehassirane ve müştakane hayalen beni Denizli’de gezdirdi “Mâşâallah, bârekellah!” dedim.

Sâlisen: Nurcuları yirmi seneden beri tazip eden ve hapislere sokan bedbahtlardan bazıları, her günde bir ay bize verdikleri sıkıntılar kadar manevî azap çekiyorlar. Biz o zalimleri cehenneme havale edip sabrederdik. Fakat hizmet-i imaniye kudsiyeti, o bedbahtlara dünyada da bir nevi cehennemi adalet-i İlahiyeden istemiş ki bazıları bir senede istibdad-ı mutlakadan aldığı lezzeti hiçe indiriyor gördük, zaman gösterdi. Demek, adalet ve inayet-i İlahiyenin himayeti bize kâfidir.

Râbian: Ali Osman’ın vefatıyla hem akrabasını hem Medresetü’z-Zehra ve Nur dairesini taziye ediyorum. Ve onu da tebrik ediyorum ki vazifesini tam yapmış ve şimdi de Nur kahramanları Hâfız Ali ve Hâfız Mustafa yanında duama dâhildir.

Umum kardeşlerime binler selâm…

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Said Nursî

***

(Mahremdir. Şimdilik Medresetü’z-Zehra erkânlarına mahsustur.)

İhtiyar Kadınlara Ehemmiyetli Bir Müjde ve Bekâr ve Mücerred Kalmak İsteyen Genç Kızlara Bir İhtar

Hadîs-i şerifte عَلَيْكُمْ بِدٖينِ الْعَجَائِزِ gösteriyor ki âhir zamanda kuvvetli iman, ihtiyar kadınlarda bulunur ki “Dindar ihtiyar kadınların dinine tabi olunuz.” diye hadîs-i şerif ferman etmiş.

Hem Risale-i Nur’un dört esasından bir esası şefkattir ve kadınlar şefkat kahramanı bulunmasından hattâ en korkağı da kahramancasına ruhunu yavrusuna feda eder.

Ve bu zamanda o kıymettar valideler ve hemşireler, büyük bir hâdise ile karşılaşıyorlar. Mahremce ve ifşası münasip olmayan bir hakikat-i fıtriyesini Nur şakirdlerinden mücerred kalmak isteyen