oldum. Belki size de faydası var diye yazıyorum. Onlara dedim ki:

Hem gizli düşmanlarım hem nefsim; şeytanın telkiniyle zayıf bir damarımı arıyorlar ki beni, onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin. En zayıf damar ve dehşetli mani, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verildikçe hiss-i nefs-i cisim galebe eder; zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebit bir hâkim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise fedakârane, ihlasla hizmete zarar verir.

Hem gizli düşmanlarım da bu zayıf damarımdan istifadeye çalışmışlar ve çalışıyorlar. Nasıl ki korku ve tama’ ve şan ve şeref cihetinde çalışıyorlar. (Çünkü insanın en zayıf damarı olan korku cihetinde bir halt edemediler, idamlarına beş para vermediğimizi anladılar.)

Sonra insanın bir zayıf damarı, derd-i maişet ve tama’ cihetinde çok soruşturdular. Nihayetinde, o zayıf damardan bir şey çıkaramadılar. Sonra onlarca tahakkuk etti ki: Onların mukaddesatını feda ettikleri dünya malı, nazarımızda hiç ehemmiyeti yok ve çok vukuatlarla onlarca da tahakkuk etmiş. Hattâ bu on sene zarfında yüz defadan ziyade