Evet, ehl-i hak gayet kuvvetli bir nokta-i istinad olan iman-ı billahtan gelen tevekkül ve teslim ile başkalara arz-ı ihtiyaç edip muavenet ve yardımlarını istemez. İstese de gayet fedakârane yapışmaz.

Ehl-i dünya, dünya işlerinde hakiki nokta-i istinadlarından gaflet ettiklerinden, zaaf ve acze düşüp şiddetli bir surette yardımcılara ihtiyacını hisseder; samimane, belki fedakârane ittifak ederler.

İşte ehl-i hak, ittifaktaki hak kuvvetini düşünmediklerinden ve aramadıklarından, haksız ve muzır bir netice olan ihtilafa düşerler.

Haksız ehl-i dalalet ise ittifaktaki kuvveti, aczleri vasıtasıyla hissettiklerinden, gayet mühim bir vesile-i makasıd olan ittifakı elde etmişler.

İşte ehl-i hakkın bu haksız ihtilaf marazının merhemi ve ilacı

وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ

âyetindeki şiddetli nehy-i İlahî

وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى

âyetinde hayat-ı içtimaiyece gayet hikmetli