olan âyet-i kerîme, buradaki اَلَّذٖينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ âyet-i celilesini beyan eder. Zaten Kur’an’ın bir kısmı, bir kısmını tefsir eder.

Sual: Peygamberlerin meslekleri birbirine uymadığı gibi ibadetleri de birbirine muhaliftir. Bunun esbabı nedir?

Cevap: İtikad ve amelde, usûl ve ahkâm-ı esasiyede peygamberlerin hepsi daimdirler, sabittirler, müttehiddirler. İhtilaf ve tefavütleri ancak füruattadır. Zaten zamanların tebeddülüyle, füruatın da tebeddül ve tagayyürü tabiî bir şeydir. Evet, mevasim-i erbaada tedavi ve telebbüs gibi çok şeyler tebeddüle uğrar. Mesela, kışın giyilen kalın elbise yazın tebeddüle uğrar veya kışın güzel tesiri olan bir ilacın yazın fena tesiri olur, kullanılmaz. Kezalik kalp ve ruhların gıdası olan ahkâm-ı diniyenin füruatı da ömr-ü beşerin devreleri itibarıyla tebeddüle uğrar.

غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ

Havf ve firar makamı olan şu sıfatın mâkablindeki makamlarla münasebatı ise bu makamın hayret ve dehşet nazarıyla celal ve cemal ile muttasıf olan makam-ı rububiyete baktırması ve iltica ve dehalet nazarıyla نَعْبُدُ deki makam-ı ubudiyete baktırması ve acz nazarıyla نَسْتَعٖينُ deki tevekkül makamına baktırması ve teselli nazarıyla refik-i daimî olan makam-ı recaya baktırmasıdır. Çünkü korkunç bir şeyi gören adam, korku ve hayret içinde kalır; sonra firar etmeye meyleder. Âciz olduğu takdirde tevekkül eder, sonra teselli yollarını arar.

Sual: Cenab-ı Hak, Ganiyy-i Mutlak’tır; âlemde bu kadar dalaletleri ve pek çirkin fena şeyleri yapan nev-i beşerin yaratılışında ne hikmet vardır?

Cevap: Kâinatta maksud-u bizzat ve küllî ve şümullü olarak yaratılan ancak kemaller, hayırlar, hüsünlerdir. Şerler, kubuhlar, noksanlar ise hüsünlerin, hayırların, kemallerin arasında görülmeyecek kadar dağınık ve cüz’iyet kabîlinden tebeî olarak yaratılmışlardır ki hayırların, hüsünlerin, kemallerin mertebelerini, nevilerini,