üçte biri bile şu zaman-ı terakkide en medeni yerlerde en zeki bir insanda bulunamaz. Binaenaleyh vicdanı insaf ile müzeyyen olan zat, bu şeriatın hakikatinin bütün zamanlarda, bilhassa eski zamanda, tâkat-i beşeriyeden hariç bir hakikat olduğunu tasdik eder.

Evet, zahiren İslâmiyet dairesine girmeyen düşman feylesofları bile bu hakikati tasdik etmişlerdir. Ezcümle, Amerikalı feylesof Carlyle –Alman edib-i şehîri Goethe’den naklen– Kur’an’ın hakaikine dikkat ettikten sonra “Acaba İslâmiyet içinde âlem-i medeniyetin tekemmülü mümkün müdür?” diye sormuştur. Yine bu suale cevaben demiştir ki: “Evet muhakkikler, şimdi o daireden istifade ediyorlar.” Yine Carlyle demiştir ki: “Hakaik-i Kur’aniye, tulû ettiği zaman ateş gibi bütün dinleri yuttu. Zaten bu onun hakkı idi. Çünkü Nasâra ve Yahudilerin hurafelerinden bir şey çıkmadı.” İşte bu feylesof

فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ ... فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ … الخ

olan âyet-i kerîmenin mealini tasdik etmiştir. (Hâşiye)

Sual: Gerek Kur’an-ı Kerîm olsun, gerek tefsiri olan hadîs-i şerif olsun; her fenden her ilimden birer fezleke almışlardır. Bir kitap veya bir şahsın yalnız fezlekeleri ihata etmekle hârika olması lâzım gelmez. Bir şahıs, pek çok fezlekeleri ihata edebilir?

Cevap: Bahsettiğimiz fezleke, sellemehüsselâm fezlekeler değildir. Ancak hüsn-ü isabetle münasip bir mevkide ve münbit bir yerde, işitilmemiş çok işaretleri tazammun etmekle istimal ve zer’ edilen fezlekelerdir. Kur’an veya hadîsin aldıkları fezlekeler, bu kabîl fezlekelerdir. Bu kabîl fezlekeler, tam bir meleke ve ıttıladan sonra hasıl olabilir ki her bir fezleke, me’hazi olan fen veya ilmin hükmünde olur. Bu ise bir şahısta olamaz.

Aziz arkadaş! Bu meselelerde yazılan muhakemelerin neticesi olarak şu gelen kaideleri de koynuna koy, sana lâzım olur.

1- Bir şahıs, çok fenlerde ihtisas sahibi olamaz.

2- İki şahıstan sudûr eden bir söz, istidatlarına göre tefavüt eder. Yani birisine göre altın ötekisine nazaran kömür kıymetinde olur.

___

Hâşiye: Kırk sene sonra neşrolan Risale-i Nur’da Carlyle, Goethe ve Bismark gibi kırk meşhur feylesofların tasdikleri beyan edilmiş. İnşâallah bu kitabın zeylinde dahi yazılacak.