dolapların hareketlerine muhalefetle o dolapların çarkları altında ezilmesin. Bu da ancak, evamir ve nevahiden ibaret olan ibadetle olur.

Dördüncüsü: Emirleri imtisal, nehiylerden içtinab etmek sayesinde bir fert, heyet-i içtimaiyede çok mertebelerle nisbet peyda eder ve alâkadar olur. Bilhassa ahkâm-ı diniye ve mesalih-i umumiye hususunda bir fert, bir nevi hükmüne geçer. Yani pek çok hukuklar, haysiyetler, irşadlar, talimler, ıslahlar gibi vazifeler bir şahsa yüklenir. Eğer evamiri imtisal, nevahiden içtinab eden o şahıs olmasa o vazifeler tamamen pâyimal olur.

Beşincisi: İnsan, İslâmiyet sayesinde, ibadet sâikasıyla bütün Müslümanlara karşı sabit bir münasebet peyda eder ve kavî bir irtibat ve bağlılık elde eder. Bunlar ise sarsılmaz bir uhuvvete, hakiki bir muhabbete sebep olur. Zaten heyet-i içtimaiyenin kemaline ve terakkisine ilk ve en birinci basamaklar, uhuvvet ile muhabbettir.

İbadetin şahsî kemalâta sebep olduğunun izahı:

İnsan cismen küçük, zayıf ve âciz olmakla beraber, hayvanattan addedildiği halde pek yüksek bir ruhu taşıyor ve pek büyük bir istidada mâliktir ve hasredilmeyecek derecede meyilleri vardır ve gayr-ı mütenahî emeller sahibidir ve addedilemez fikirleri vardır ve gayr-ı mahdud şeheviye ve gazabiye gibi kuvveleri vardır ve öyle acayip bir yaratılışı vardır ki sanki bütün enva ve âlemlere fihriste olarak yaratılmıştır.

İşte böyle bir insanın o yüksek ruhunu inbisat ettiren, ibadettir.

İstidatlarını inkişaf ettiren, ibadettir.

Meyillerini temyiz ve tenzih ettiren, ibadettir.

Emellerini tahakkuk ettiren ibadettir.

Fikirlerini tevsi ve intizam altına alan, ibadettir.

Şeheviye ve gazabiye kuvvelerini had altına alan, ibadettir.

Zahirî ve bâtınî uzuvlarını ve duygularını kirleten tabiat paslarını izale eden, ibadettir.

İnsanı mukadder olan kemalâtına yetiştiren, ibadettir.

Abd ile Mabud arasında en yüksek ve en latîf olan nisbet ancak ibadettir.

Evet, kemalât-ı beşeriyenin en yükseği, şu nisbet ve münasebettir.