Sava Medrese-i Nuriye’nin kıymettar bir talebesi Marangoz Ahmed’in güzel ve hâlis manzumesi bizi memnun edip Lâhika’ya girdi. Hususan Risale-i Nur’un sandalyesinden masumları inmedikleri ve “O nurlu sandalyede oturan; yangınlar, tuğyanlardan kurtulur.” diye sözleri güya tam Medresetü’z-Zehranın hakiki bir talebesi, istikbalden zamanımıza gelmiş, bize teselli veriyor ve masum talebelerin çoğalmasını müjde veriyor.

Risale-i Nur’un telifi başında, başkâtip Şamlı Hâfız Tevfik’in haremi merhume Zehra, ben Barla’da iken Şamlı Hâfız, Risale-i Nur’u yazmasına çalışmak için o merhume, Hâfız’ın bedeline belinde odun taşımakla odun getiriyordu ve Hâfız’ın işlerini görüyordu tâ Nurları yazsın. Biz de o merhumeyi o iyiliğine mukabil, Risale-i Nur’un vefat etmiş has talebeleri içinde o vakitten beri duamızda şerik ediyoruz hem dua edeceğiz.

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Bu defa beni çok mesrur eden ve şükre sevk eden ve bu sıralarda hasıl olan endişemi izale eden ve Isparta vilayeti manevî Medresetü’z-Zehra olduğunu ve Isparta şakirdleri sebatta ve sadakatte her yere faik olduklarını gösteren, Risale-i Nur erkânlarından üç dört mektub ve o mektubda isimleri bulunan has kardeşlerimin Risale-i Nur’a hizmet ve kalemleriyle yardım cihetinde bize gösterdikleri fedakârane ulüvv-ü cenab, böyle bir zamanda ve böyle bir mevsimde gayet parlak bir inayet-i Rabbaniye olduğuna kanaatimiz var.

Nur Fabrikasındaki Aliler ve Tahirî’nin istedikleri mu’cizeli Kur’an’ımızla İ’caz-ı Kur’an zeylleriyle beraber İstanbul’da Hâfız Emin’in yanındadır, okutturuyorlar ve yazdırıyorlar. İsterseniz benim nüshamı Hâfız Emin’den alınız, onun yerine güzelce zeylli nüshanızdan birisini veriniz, yanında kalsın. Kur’an’ın son yazılan nüshasını da