Nazif’le tevafuku ve tetabuku, yalnız bir iki cihetle değil, çok cihetlerle mabeynlerinde tevafuk var.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ederim.

***

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Sizlerin ümidimin pek fevkinde gayret ve faaliyetiniz, beni âhir hayatıma kadar mesrur ve müteşekkir edecek bir mahiyettedir.

Bu defa mektubunuzda “Hıfz-ı Kur’an’a çalışmak ve Risale-i Nur’u yazmak, bu zamanda hangisi takdim edilse daha iyidir?” diye sualinizin cevabı bedihîdir. Çünkü bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’an’ındır. Ve her harfinde, ondan tâ binler sevap bulunan Kur’an’ın hıfzı ve kıraatı, her hizmete mukaddem ve müreccahtır. Fakat Risale-i Nur dahi o Kur’an-ı Azîmüşşan’ın hakaik-i imaniyesinin bürhanları ve hüccetleri olduğundan ve Kur’an’ın hıfz ve kıraatına vasıta ve vesile ve hakaikini tefsir ve izah olduğu cihetle, Kur’an hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir.

Nur Fabrikası ve Gül Fabrikası devairinde, Mübarekler Heyeti’nde, Lütfüler numunelerinde, Hacı Hâfızlar cemaatinde, Sıddık Süleyman, Hakkı’nın makamlarında bulunan her bir kardeşlerimize, hususan elli ümmiden çıkan Risale-i Nur talebelerine birer birer selâm ve dua ediyoruz ve dualarınızı istiyoruz.

Said Nursî

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Sevgili ve kıymetli Üstadım, fazilet-meab Efendim Hazretleri!

Ebedî minnettarı ve hâdimi bulunduğum Risale-i Nur’un feyzinden, lâyık olmadığım pek çok eltaf-ı Rabbaniyeye mazhariyetimi, gözlerimden sevinç yaşları akıtarak görmekte ve ne suretle şükranlarımla mukabele edeceğimden âciz bulunmaktayım. Dünün menfur-u umumîsi Nazif, bugünün parlak bir vatan-perveri veya hakikatçisi bulunmaktadır.