Râbian: İslâmköyü, Kuleönü ortasında olan ve Sıddık Sabri ve Lütfü gibi talebeleri yetiştiren Atabey karyesi, çok defa hatırıma geliyordu. “Acaba bu köy neden geri kaldı, söndü?” diye düşünüp müteessir oluyordum. Fakat Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki Tahir ve Abdullah Çavuş o endişemi tamamıyla izale ettiler, büyük bir teselli bana verdiler. Hattâ Tahir’in bu defa bize hediye ettiği Lem’alar ve Yedinci Şuâ’yı bir cilt içinde cilt ettikten sonra mütalaa ettim. O Tahir’de bir Hüsrev, bir Lütfü, bir Âsım gördüm. Cenab-ı Hak ondan ve sizlerden ebediyen razı olsun. Onun o nüshası, burada çok iş görecek inşâallah.

Kur’an-ı Azîmüşşan ve Mu’cizü’l-Beyan’ın Hizbü’l-Ekberü’l-A’zam namında, Resaili’n-Nuriye’nin menbaları ve esasları olan beş yüzden fazla âyâtları yazdık. Bu ramazanda size göndermeye muvaffak olamadık. İnşâallah bir vakit size gönderilecek.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ederiz. Ve bu mübarek eyyamda ve leyalide dualarını isteriz.

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Gavs-ı A’zam’ın فَاِنَّكَ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ teminkârane fıkrası, şimdiye kadar Risale-i Nur’un şakirdleri hakkında tamamen mutabık çıktı. İnşâallah Hüsrev, Rüşdü, Re’fet gibi kardeşlerimizin, bilhassa Hüsrev gibi çok metin bir rüknün müfarakatı sureten elîm ve zararlı göründüğü halde, gayet hayırlı bir suret almasını rahmet-i İlahiyeden ümitvarız. Hattâ hapsimiz musibeti, gerçi zahiri bir azap idi fakat hakikat noktasında hizmetimiz hakkında büyük bir inayet ve rahmete çevrildi. Lillahi’l-hamd sizlerin gayretinizle o havalide çok Hüsrevler var, meydana çıkmaya başlamışlar. Belki çok zamandan beri mütemadiyen çalışmaktan Hüsrev’e bir istirahat verildi ve