ihtiyarsız dalalet başına düşer, hakikat zannederek kafasına giydiriyor.

27- Birbirinden eşeff ve eltaf, kudretin çok âyineleri vardır; sudan havaya, havadan esîre, esîrden âlem-i misale, âlem-i misalden âlem-i ervaha, hattâ zamana, fikre tenevvü ediyor. Hava âyinesinde bir kelime milyonlar kelimat olur. Kalem-i kudret, şu sırr-ı tenasülü pek acib istinsah ediyor. İn’ikas, ya hüviyeti veya hüviyetle mahiyeti tutar. Kesifin timsalleri birer meyyit-i müteharriktir. Bir ruh-u nuraninin kendi âyinelerinde olan timsalleri, birer hayy-ı murtabıttır; aynı olmasa da gayrı da değildir.

28- Şems, hareket-i mihveriyesiyle silkinse meyveleri düşmez; silkinmezse yemişleri olan seyyarat düşüp dağılacaktır.

29- Nur-u fikir, ziya-yı kalp ile ışıklanıp mezcolmazsa zulmettir, zulüm fışkırır. Gözün muzlim nehar-ı ebyazı, muzii (Hâşiye) leyle-i süveyda ile mezcolmazsa basarsız olduğu gibi fikret-i beyzada süveyda-i kalp bulunmazsa basîretsizdir.

30- İlimde iz’an-ı kalp olmazsa cehildir. İltizam başka, itikad başkadır.

31- Bâtıl şeyleri iyice tasvir, safi zihinleri idlâldir.

32- Âlim-i mürşid, koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir.

33- Bir şeyin vücudu, bütün eczasının vücuduna vâbestedir. Ademi ise bir cüzünün ademiyle olduğundan zayıf adam, iktidarını göstermek için tahrip taraftarı oluyor, müsbet yerine menfîce hareket ediyor.

34- Desatir-i hikmet, nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse cumhur-u avamda müsmir olamaz.

35- Zulüm, başına adalet külahını geçirmiş; hıyanet, hamiyet libasını giymiş; cihada bağy ismi takılmış, esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübadele etmişler.

36- Menfaat üzerine dönen siyaset, canavardır.

37- Aç canavara karşı tahabbüb; merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister.

___

Hâşiye: Meali: Gözün gündüze benzeyen beyazı, geceye benzeyen siyahlığıyla beraber olmazsa göz, göz olmaz.