memurlarını idare edebilir. Güya vâhidiyet-i saltanat sırrıyla herkesi, her şeyi, bir ferdin imdadına gönderebilir. Ve her bir ferdi, bütün efrad kadar bir kuvvete istinad edebilir yani ondan meded alabilir.

Eğer o vâhidiyet-i saltanat ipi çözülse ve başıbozukluğa dönse o vakit her bir nefer, hadsiz bir kuvveti birden kaybedip yüksek bir makam-ı nüfuzdan sukut eder, âdi bir adam makamına gelir. Ve onların idare ve istihdamları, efrad adedince müşkülat peyda eder.

Aynen öyle de وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى şu kâinatın Sâni’i, Vâhid olduğundan her bir şeye karşı, bütün eşyaya müteveccih olan esmayı tahşid eder. Ve nihayetsiz bir sanatla, kıymettar bir surette icad eder. Lüzum olsa bütün eşya ile bir tek şeye bakar, baktırır, meded verir ve kuvvetli yapar. Ve bütün eşyayı dahi o vâhidiyet sırrıyla bir tek şey gibi icad eder, tasarruf eder, idare eder.

İşte şu imdad-ı vâhidiyet sırrıyladır ki şu kâinatta nihayet derecede mebzuliyet ve ucuzluk içinde, nihayet derecede sanatça ve kıymetçe yüksek ve âlî bir keyfiyet görünüyor.

İkinci menba olan yüsr-ü vahdet: Yani birlik usûlüyle bir merkezde, bir elden, bir kanunla olan işler; gayet derecede kolaylık veriyor. Müteaddid merkezlere, müteaddid kanuna, müteaddid ellere dağılsa müşkülat peyda eder.

Mesela, nasıl ki bir ordunun bütün neferatının bir merkezden, bir kanunla, bir kumandan-ı a’zam emriyle esasat-ı teçhiziyeleri yapılsa bir tek nefer kadar kolay olur. Eğer ayrı ayrı fabrikalarda, ayrı ayrı merkezlerde teçhizatları yapılsa bir ordunun teçhizine lâzım olan bütün askerî fabrikalar, bir tek neferin teçhizatı için lâzım gelir. Demek, eğer vahdete istinad edilse bir ordu, bir nefer kadar kolay olur. Eğer vahdet olmazsa bir nefer, bir ordu kadar teçhizin esasatı cihetinde müşkülat peyda eder.

Hem bir ağacın meyvelerine –vahdet noktasında– bir merkeze, bir kanuna, bir köke istinaden madde-i hayatiye verilse binler meyveler, tek bir meyve gibi kolay olur. Eğer her bir meyve, ayrı ayrı merkeze rabtedilse ve ayrı ayrı yerden mevadd-ı hayatiyeleri gönderilse her bir meyve, bütün ağaç kadar müşkülat peyda eder. Çünkü bütün ağaca lâzım olan mevadd-ı hayatiye, her bir meyve için dahi lâzımdır.