LÂSİYYEMALAR

Onuncu Söz’ün bir cihette esası ve

Yirmi Sekizinci Söz’ün Arabî ikinci makamıdır.

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Kâinatın bütün zerratı müctemian ve münferiden lisan-ı acz ve fakr ile vücub-u vücud ve vahdetine şehadet ettikleri Sâni’-i Hakîm’e hamdler, senalar, şükürler olsun. Ve kâinatın tılsımını açıp âyâtını keşif ve beyan eden Resulü ile âl ü ashabına ve sair enbiya ve mürselîn ihvanına ve ibad-ı salihîne salât ü selâmlar olsun.

Arkadaş! Tabiat ve esbab, bazı insanlara şükür kapısını kapatıp şirk ve küfür kapısını açmıştır. Halbuki şirkin temeli sayısız muhalattan kurulmuş olduğundan haberleri yok. O muhalattan bir taneyi beyan edeyim ki şirkin ne kadar fena bulunduğunu kör gözleriyle görsünler. Şöyle ki:

Şirk sahibi, cehalet sarhoşluğunu terk ve ilim gözüyle küfrüne baktığı zaman, o küfrü iman ve iz’an edebilmek için bir zerre-i vâhideye bir ton ağırlığında bir yük yükletmeye ve her zerrede sayısız matbaaları icad edip tabiat ve esbabın eline vermeye ve bütün masnuatta bütün sanat inceliklerini tabiata ders vermeye muztar ve mecbur olur. Zira hava unsurundan mesela her bir zerre bütün nebatlar, çiçekler, semereler üstünde konup bünyelerinde vazifesini yapmak salahiyetindedir. Eğer bu zerreler, yaptıkları vazifelerde memur olup Cenab-ı Hakk’ın emir ve iradesine tabi oldukları kâfirane inkâr edilirse o zerre herhangi bir bünyeye girse o bünyenin bütün cihazatını, keyfiyetiyle teşekkülünü bilmesi lâzımdır. Bu bilginin o zerrede bulunmasını ancak o kâfir itikad edebilir.