İyi kulak versen işiteceksin ki: Selefin zevklerine giden çok kelimatı veya hikâyatı veya hayalatı veya maânî, ihtiyar ve ziynetsiz olduklarından halefin heves-i şebabanelerine tevafuk etmediklerinden meyl-i teceddüde ve fikr-i icada ve cüret-i tağyire sebep olmuşlardır. Bu kaide lügatta olduğu gibi hayalat ve maânî ve hikâyatta dahi cereyan eder. Öyle ise her şeye zahire göre hükmetmemek gerektir.

Muhakkikin şe’ni; gavvas olmak, zamanın tesiratından tecerrüd etmek, mazinin a’makına girmek, mantığın terazisiyle tartmak, her şeyin menbaını bulmaktır.

Bu hakikate beni muttali eden, bir vakit sabavetimde ay tutuldu. Validemden sual ettim. Dedi ki: “Yılan Ay’ı yutmuş.” Dedim: “Neden daha görünüyor?” dedi ki: “Âsumanın yılanı nim-şeffaftır.”

İşte bak: Nasıl teşbih hakikat olup hayluletiyle hakikat-i hali münhasif etmiştir. Zira mâil-i kamer, mıntıkatü’l-buruc ile re’s ve zenebde tekatu’ ettiklerinden o iki daire-i mevhumeden iki kavisi, yılanın müradifi olan “tinnin” ile ehl-i heyet bir teşbihe binaen tesmiye eylediler. Zaten ay re’s veya zenebe ve güneş dahi ötekisine gelirse arzın hayluletiyle inhisaf vuku bulur.

Ey benim şu müşevveş sözlerimden usanmayan zat! Bu mukaddimeye dahi dikkat et. Bir hurdebîn ile bak. Zira bu asıl üzerine pek çok hurafat ve hilafat tevellüd ederler. Mantığı ve belâgatı rehber etmek gerektir.

Hâtime

Mana-yı hakikinin bir sikkesi olmak gerektir. O sikkeyi teşhis eden, makasıd-ı şeriatın muvazenesinden hasıl olan hüsn-ü mücerreddir. Mecazın cevazı ise belâgatın şeraiti tahtında olmak gerektir. Yoksa mecazı hakikat ve hakikati mecaz suretiyle görmek, göstermek; cehlin istibdadına kuvvet vermektir. Evet, her şeyi zahire hamlettire ettire nihayet Zahiriyyun meslek-i müteassifesini tevlid etmek şanında olan meylü’t-tefrit ne derecede muzır ise öyle de her şeye mecaz nazarıyla baktıra baktıra nihayette Bâtıniyyunun mezheb-i bâtılasını intac etmek şe’ninde olan hubb-u ifrat dahi çok derece daha muzırdır.

Hadd-i evsatı gösterecek, ifrat ve tefriti kıracak yalnız felsefe-i şeriatla belâgat ve mantık ile hikmettir. Evet, hikmet derim çünkü hayr-ı