Mukaddime

Ehl-i dikkatin malûmudur ki makasıd-ı Kur’aniyenin fezlekesi dörttür: Sâni’-i Vâhid’in ispatı ve nübüvvet ve haşr-i cismanî ve adildir.

Birinci Maksat: Delail-i Sâni’ beyanındadır. Bir bürhanı da Muhammed’dir (aleyhisselâm). Sâni’in vücud ve vahdeti, ispata ihtiyaçtan müstağnidir. Lâsiyyema Müslümanlara karşı çok derece eclâ ve azhardır. Binaenaleyh hitabımı ecanibe, bâhusus Japonya’ya tevcih eyledim. Zira onlar eskide bazı sualler etmiştiler, ben de cevap vermiştim. Şimdi ihtisar ile yalnız bir iki suallerine müteallik o cevabın bir parçasını söyleyeceğim. Onlardan bir sual:

مَا الدَّلٖيلُ الْوَاضِحُ عَلٰى وُجُودِ الْاِلٰهِ الَّذٖى تَدْعُونَنَا اِلَيْهِ وَالْخَلْقُ مِنْ اَىِّ شَىْءٍ اَمِنَ الْعَدَمِ اَوِ الْمَادَّةِ اَوْ ذَاتِهٖ اِلٰى اٰخِرِ سُؤَالَاتِهِمُ الْمُرَدَّدَةِ

Yani vücud-u Sâni’e delil-i vâzıh nedir?

İşaret:

Gayr-ı mütenahî olan marifetullah, böyle mahdud olan kelâma sığışmaz. Binaenaleyh kelâmımdaki iğlakın mazur tutulması mercûdur.

Tenbih:

Bervech-i âti kelâmdan maksat, muhakeme ve muvazenenin tarîkını göstermektir. Tâ ki mecmuunda hakikat tecelli etsin. Yoksa zihnin cüz’iyeti sebebiyle, o mecmuun her bir cüzünde neticenin tamamını taharri etmek, kuvve-i vâhimenin tasallut ve tereddüdüyle hakikati evham içinde setretmektir.

Mukaddime

Hakikatin keşfine mani olan arzu-yu hilaf ve iltizam-ı muhalif ve taraftar-ı nefis cihetiyle asılsız evhamını bir asla ircâ etmekle kendini mazur göstermek ve müşterinin nazarı gibi yalnız meayibi görmek ve çocuk tabiatı gibi bahane ile mahane tutmak gibi emirlerden nefsini tecrit ile şartıma müraat edebilirsen huzur-u kalp ile dinle!