Bir kısmı dahi: Tahaddi vaktinde izhar olunan havârık-ı hissiyedir. Bine karib ta’dad olunmuştur. Demek, söylediğimiz gibi her bir ferdi, âhâdî de olursa mecmuu mütevatir-i bi’l-manadır.

Birisi: Mübarek olan parmaklarından suyun nebeanıdır. Güya maden-i sehavet olan yed-i mübarekesinden mâye-i hayat olan suyun nebeanıyla, menba-ı hidayet olan lisanından mâye-i ervah olan zülâl-i hidayetin feveranını hissen tasvir ediyor.

Biri de: Tekellüm-ü şecer ve hacer ve hayvandır. Güya hidayetindeki hayat-ı maneviye, cemadat ve hayvanata dahi sirayet ederek nutka getirmiştir.

Biri de: İnşikak-ı kamerdir. Güya kalb-i sema hükmünde olan kamer, mübarek olan kalbiyle inşikakta bir münasebet peyda etmek için sine-i saf u berrakını mübarek parmağın işaretiyle iştiyakan şakk u çâk etmiştir.

Tenbih:

İnşikak-ı kamer mütevatir-i bi’l-manadır. وَانْشَقَّ الْقَمَرُ olan âyet-i kerîme ile sabittir. Zira hattâ Kur’an’ı inkâr eden dahi bu âyetin manasına ilişmemiştir. Hem de ihtimal vermeye şâyan olmayan bir tevil-i zaîften başka tevil ve tahvil edilmemiştir.

Vehim ve Tenbih:

İnşikak hem âni hem gece hem vakt-i gaflet hem şu zaman gibi âsumana adem-i tarassud hem vücud-u sehab hem ihtilaf-ı metali’ cihetiyle bütün âlemin görmeleri lâzım gelmez ve lâzım değildir. Hem de hem-matla’ olanlarda sabittir ki görülmüştür.

Birisi ve en birincisi ve en kübrası olan Kur’an-ı Mübin’dir. İşte sâbıkan bir nebzesine îma olunan yedi cihetle i’cazı müberhendir. İlâ âhirihî… Sair mu’cizatı kütüb-ü mutebereye havale ediyorum.

Hâtime

Ey benim kelâmımı mütalaa eden zevat! Geniş bir fikir ile ve müteyakkız bir nazar ile ve muvazeneli bir basîretle mecmu-u kelâmımı yani mesalik-i hamseyi muhit bir daire veya müstedir bir sur gibi nazara alınız, Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın nübüvvetine merkez gibi temaşa ediniz. Veyahut sultanın etrafına halka tutmuş olan asakir-i