varır. Kur’an, Allah’ın iradesine itaati, Allah’a isyanın neticelerini izah ederken, insanların muhayyilesini elektrikleyen en seyyal lisanı kullanır. Resul-i Kibriya’ya teselli vermek ve onu teşvik etmek yahut halkı sair peygamberlerin ahvaliyle, milletlerinin âkıbetiyle korkutmak icab ettiği zaman, Kur’an’ın lisanı en kat’î ciddiyeti almaktadır.

Mademki Kur’an’ın birbirine düşman kabileleri, yekdiğeriyle mücadele eden unsurları derli toplu bir millet haline getirdiğini, onları eski fikirlerinden daha ileri bir seviyeye yükselttiğini görüyoruz; o halde belâgat-ı Kur’aniyenin mükemmeliyetine hükmetmeliyiz. Çünkü Kur’an’ın bu belâgatı, vahşi kabileleri medeni bir millet haline getirmiş; dünyanın eski tarihine yeni bir kuvvet ilâve etmiştir. Zaman ve mekân itibarıyla birbirinden çok uzak oldukları gibi fikrî inkişaf itibarıyla da birbirinden çok farklı insanlara hârikulâde bir hassasiyet ilham eden ve muhalefeti hayrete ve istihsana kalbeden Kur’an, en şâyan-ı hayret eser tanınmaya lâyıktır. Kur’an, beşerin mukadderatıyla meşgul âlimler için tetebbua şâyan en faydalı mevzu sayılır.

Doktor Steingass

*