inayete mazhariyeti o dereceye gelmiş ki bir risale sırf o inayatın ta’dadında yazılmıştır. Hazret-i Gavs’ın dediği gibi biz onun etrafında مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ fıkrasının mealini gözümüzle görüyoruz.

Beşinci vecih: Üstadımız kendisi söylüyor ki:

Ben sekiz dokuz yaşında iken, bütün nahiyemizde ve etrafında ahali Nakşî tarîkatında ve oraca meşhur Gavs-ı Hizan namıyla bir zattan istimdad ederken ben, akrabama ve umum ahaliye muhalif olarak “Yâ Gavs-ı Geylanî!” derdim. Çocukluk itibarıyla elimden bir ceviz gibi ehemmiyetsiz bir şey kaybolsa “Yâ Şeyh! Sana bir Fatiha, sen benim bu şeyimi buldur.” Acibdir ve yemin ediyorum ki bin defa böyle Hazret-i Şeyh, himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiş. Onun için bütün hayatımda umumiyetle Fatiha ve ezkâr ne kadar okumuş isem, Zat-ı Risalet’ten (asm) sonra Şeyh-i Geylanî’ye hediye ediliyordu. Ben üç dört cihetle Nakşî iken Kādirî meşrebi ve muhabbeti bende ihtiyarsız hükmediyordu. Fakat tarîkatla iştigale, ilmin meşguliyeti mani oluyordu.

Sonra bir inayet-i İlahiye imdadıma yetişip gafleti dağıttığı bir zamanda, Hazret-i Şeyh’in “Fütuhu’l-Gayb” namındaki kitabı hüsn-ü tesadüfle elime geçmiş. Yirmi Sekizinci Mektub’ta beyan edildiği gibi Hazret-i Şeyh’in himmet ve irşadıyla Eski Said (ra) Yeni Said’e inkılab etmiş. O Fütuhu’l-Gayb’ın tefe’ülünde en evvel şu fıkra çıktı:

اَنْتَ فٖى دَارِ الْحِكْمَةِ فَاطْلُبْ طَبٖيبًا يُدَاوٖى قَلْبَكَ

Yani “Ey bîçare! Sen Dârülhikmeti’l-İslâmiyede bir aza olmak cihetiyle güya bir hekimsin, ehl-i İslâm’ın manevî hastalıklarını tedavi ediyorsun. Halbuki en ziyade hasta sensin. Sen evvel kendine tabip ara, şifa bul; sonra başkasının şifasına çalış.”

İşte o vakit, o tefe’ül sırrıyla, maddî hastalığım gibi manevî hastalığımı da kat’iyen anladım. O Şeyhime dedim: “Sen tabibim ol.” Elhak, o tabibim oldu. Fakat pek şiddetli ameliyat-ı cerrahiye yaptı. “Fütuhu’l-Gayb” kitabında “Yâ gulam!” tabir ettiği bir talebesine pek müthiş ameliyat-ı cerrahiye yapıyor. Ben kendimi o gulam yerine vaz’ettim. Fakat pek şiddetli hitap ediyordu. “Eyyühe’l-münafık!” “Ey dinini dünyaya satan riyakâr!” diye diye yarısını ancak okuyabildim. Sonra o risaleyi terk ettim. Bir hafta bakamadım. Fakat