Hem birinci fıkrada diyor:

وَاِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْاَنْهَارُ

Bu fıkra ile dağlardan nebean eden Nil-i Mübarek, Dicle ve Fırat gibi ırmakları hatırlatmakla, taşların evamir-i tekviniyeye karşı ne kadar hârika-nüma ve mu’cizevari bir surette mazhar ve musahhar olduğunu ifham eder ve onunla böyle bir manayı müteyakkız kalplere veriyor ki şöyle azîm ırmakların elbette mümkün değil, şu dağlar hakiki menbaları olsun. Çünkü faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle süratli ve kesretli cereyanlarına muvazeneyi kaybetmeden birkaç ay ancak dayanabilirler. Ve o kesretli masarife karşı galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi vâridat olamaz.

Demek ki şu enharın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek hârika bir surette Fâtır-ı Zülcelal, onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.

İşte bu sırra işareten bu manayı ifade için hadîste rivayet ediliyor ki: “O üç nehrin her birine cennetten birer katre her vakit damlıyor ve ondan bereketlidirler.” Hem bir rivayette denilmiş ki: “Şu üç nehrin menbaları cennettendir.” Şu rivayetin hakikati şudur ki: Madem esbab-ı maddiye, şunların bu derece kesretli nebeanına kabil değildir. Elbette menbaları, bir âlem-i gaybdadır ve gizli bir hazine-i rahmetten gelir ki masarif ile vâridatın muvazenesi devam eder.

İşte Kur’an-ı Hakîm, şu manayı ihtar ile şöyle bir ders veriyor ki der:

Ey Benî-İsrail ve ey benî-Âdem! Kalp katılığı ve kasavetinizle öyle bir Zat-ı Zülcelal’in evamirine karşı itaatsizlik ediyorsunuz ve öyle bir Şems-i Sermedî’nin ziya-yı marifetine gafletle gözlerinizi yumuyorsunuz ki Mısır’ınızı cennet suretine çeviren Nil-i Mübarek gibi koca nehirleri; âdi, camid taşların ağızlarından akıtıp mu’cizat-ı kudretini, şevahid-i vahdaniyetini o koca nehirlerin kuvvet ve zuhur ve ifazaları derecesinde kâinatın kalbine ve zeminin dimağına vererek cin ve insin kulûb ve ukûlüne isale ediyor. Hem hissiz, camid bazı taşları böyle acib bir tarzda (Hâşiye) mu’cizat-ı kudretine mazhar etmesi,

___

Hâşiye: Nil-i Mübarek, Cebel-i Kamer’den çıktığı gibi Dicle’nin en mühim bir şubesi, Van vilayetinden Müküs nahiyesinde bir kayanın mağarasından