İşte Sâni’-i Zülcelal, bütün masnuatını öyle bir tarzda yapmış ki ekserisi, hususan zîhayat kısmı, çok esma-i İlahiyeyi okutturur. Güya her bir masnuuna ayrı ayrı, birbiri üstünde yirmi gömlek giydirmiş, yirmi perdeye sarmış. Her gömlekte, her perdede ayrı ayrı esmasını yazmış. Mesela, temsilde gösterildiği gibi tek güzel bir çiçekle, insanın kısm-ı sânîsinden bir ferd-i hasnânın yalnız zahirî hilkatlerinde, çok sahifeler vardır. Başka büyük ve küllî masnuatı, o iki cüz’î misale kıyas et.

Birinci sahife: Umumî şekil ve miktarını gösteren heyettir ki: “Yâ Musavvir, yâ Mukaddir, yâ Munazzım” isimlerini yâd eder.

İkinci sahife: Suretlerinde ayrı ayrı azaların inkişafıyla hasıl olan çiçek ve insanın basit heyetidir ki o sahifede “Alîm, Hakîm” isimleri gibi çok isimler yazılıyor.

Üçüncü sahife: O iki mahlukun ayrı ayrı azalarına, ayrı ayrı hüsün ve ziynet vermekle o sahifede “Sâni’ ve Bâri” isimleri gibi çok isimler yazılıyor.

Dördüncü sahife: Öyle bir ziynet ve hüsün, o iki masnua veriliyor ki güya lütuf ve kerem tecessüm etmiş, onlar olmuş. O sahife “Yâ Latîf, yâ Kerîm” gibi çok isimleri yâd eder, okur.

Beşinci sahife: O çiçeğe leziz meyveler, o hasnâya sevimli evlatlar, güzel ahlâklar takmakla; o sahife “Yâ Vedud, yâ Rahîm, yâ Mün’im” gibi isimleri okutturuyor.

Altıncı sahife: O in’am ve ihsan sahifesinde “Yâ Rahman, yâ Hannan” gibi isimler okunuyor.

Yedinci sahife: O nimetlerde, o neticelerde, öyle lemaat-ı hüsün ve cemal görünüyor ki hakiki bir şevk ve şefkatle yoğrulmuş hâlis bir şükür ve safi bir muhabbete lâyık olur. O sahifede “Yâ Cemil-i Zülkemal, yâ Kâmil-i Zülcemal” isimleri yazılı okunuyor.

İşte yalnız bir güzel çiçek ve hasnâ bir insan ve yalnız maddî ve zahir suretinde bu kadar esmayı gösterirse; acaba umum çiçekler ve bütün zîhayat ve büyük ve küllî mevcudat, ne derece ulvi ve küllî esmayı okutuyor, kıyas edebilirsin.

Hem insan ruh, kalp, akıl cihetiyle ve hayat ve letaif sahifeleriyle “Hay, Kayyum ve Muhyî” gibi ne kadar esma-i kudsiye-i nuraniyeyi okur ve okutturur, kıyas edebilirsin.