İslâm Deccalı olsa sen öldüremezsin, eğer o olmazsa onun suretiyle öldürülmez.”

Bu rivayet işaret eder ki onun sureti, hâkimiyeti zamanında çok şeylerde görüneceği gibi kendisi Yahudiler içinde tevellüd edecek. Garibdir ki onun suretindeki bir çocuğu katledecek derecede ona hiddet ve adâvet eden Hazret-i Ömer radıyallahu anh, o Süfyan’ın en çok beğendiği ve takdir ettiği ve çok defa ondan senakârane bahsettiği bir memduhu olmuş.

İkinci Hâdise: O İslâm Deccalı “Sure-i وَالتّٖينِ وَالزَّيْتُونِ manasını merak edip soruyor.” diye çoklar nakletmişler. Garibdir ki bu surenin akibinde olan اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ suresinde اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰى cümlesi, onun aynı zamanına ve şahsına –cifir ile ve manasıyla– işaret ettiği gibi ehl-i salâta ve camilere tâğiyane tecavüz edeceğini gösteriyor. Demek o istidraclı adam, küçük bir sureyi kendiyle alâkadar hisseder. Fakat yanlış eder, komşusunun kapısını çalar.

Üçüncü Hâdise: Bir rivayette “İslâm Deccalı Horasan taraflarından zuhur edecek.” denilmiş.

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ bunun bir tevili şudur ki: Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyet’in en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu’yu vatan yapmadığından, o zamandaki meskenini zikretmekle Süfyanî Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder.

Garibdir hem çok garibdir yedi yüz sene müddetinde İslâmiyet’in ve Kur’an’ın elinde şeref-şiar, bârika-âsâ bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyet’in bir kısım şeairine karşı istimal etmeye çalışır. Fakat muvaffak olmaz, geri çekilir. “Kahraman ordu, dizginini onun elinden kurtarıyor.” diye rivayetlerden anlaşılıyor.

وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِالصَّوَابِ ۞ لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

***