iki üç risalenin mevhum zararları çürütemez. Onları bunlarla çürüten, gayet derecede insafsız bir zalimdir.

Eğer dinsizliği bir nevi siyaset zannedip bu hâdisede bazılarının dedikleri gibi derseniz: “Bu risalelerinle medeniyetimizi, keyfimizi bozuyorsun.”

Ben de derim: “Dinsiz bir millet yaşayamaz.” dünyaca bir umumî düsturdur ve bilhassa küfr-ü mutlak olsa cehennemden daha ziyade elîm bir azabı dünyada dahi verdiğini, Risale-i Nur’dan Gençlik Rehberi gayet kat’î bir surette ispat etmiş. O risale ise şimdi resmen tabedildi. Bir Müslüman el-iyazü billah, eğer irtidad etse küfr-ü mutlaka düşer; bir derece yaşatan küfr-ü meşkukta kalmaz. Ecnebi dinsizleri gibi de olmaz. Ve lezzet-i hayat noktasında, mazi ve müstakbeli olmayan hayvandan yüz derece aşağı düşer. Çünkü geçmiş ve gelecek mevcudatın ölümleri ve ebedî müfarakatları, onun dalaleti cihetiyle, onun kalbine mütemadiyen hadsiz firakları ve elemleri yağdırıyor. Eğer iman gelse, kalbe girse birden o hadsiz dostlar diriliyorlar. “Biz ölmemişiz, mahvolmamışız!” lisan-ı halleriyle diyerek o cehennemî halet, cennet lezzetine çevrilir.

Madem hakikat budur, size ihtar ediyorum: Kur’an’a dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz. O mağlup olmaz, bu memlekete yazık olur. (Hâşiye) O, başka yere gider, yine tenvir eder. Eğer başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa her gün biri kesilse hakikat-i Kur’aniyeye feda olan bu başı zındıkaya ve küfr-ü mutlaka eğmem ve bu hizmet-i imaniye ve Nuriyeden vazgeçmem ve geçemem.

Elhasıl: Hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi dehşetli bir zehire çeviren ve lezzetini imha eden küfr-ü mutlakı otuz seneden beri köküyle kesen ve tabiiyyunun dehşetli bir fikr-i küfrîlerini öldürmeye muvaffak olan ve bu milletin iki hayatının saadet düsturlarını hârika hüccetleriyle parlak bir surette ispat eden ve Kur’an’ın hakikat-i arşiyesine dayanan Risale-i Nur, böyle küçük bir risalenin bir iki maddesiyle değil belki bin kusuru dahi olsa onun binler büyük haseneleri onları affettirir diye dava ediyoruz ve ispatına da hazırız.

___

Hâşiye: Dört defa mübareze zamanında gelen dehşetli zelzeleler “Yazık olur!” hükmünü ispat ettiler.