بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Şefkat-i insaniye, merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve Rahmeten li’l-âlemîn Zat’ın mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa o şefkat, elbette merhamet ve şefkat değildir belki dalalete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir sekam-ı kalbîdir.

Mesela, kâfir ve münafıkların cehennemde yanmalarını ve azap ve cihad gibi hâdiseleri kendi şefkatine sığıştırmamak ve tevile sapmak; Kur’an’ın ve edyan-ı semaviyenin bir kısm-ı azîmini inkâr ve tekzip olduğu gibi bir zulm-ü azîm ve gayet derecede bir merhametsizliktir. Çünkü masum hayvanları parçalayan canavarlara himayetkârane şefkat etmek, o bîçare hayvanlara şedid bir gadir ve vahşi bir vicdansızlıktır. Ve binler Müslümanların hayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanı sû-i âkıbete ve müthiş günahlara sevk eden adamlara şefkatkârane taraftar olmak ve merhametkârane cezadan kurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana dehşetli bir merhametsizliktir ve şenî bir gadirdir.

Risale-i Nur’da kat’iyetle ispat edilmiş ki küfür ve dalalet, kâinata büyük bir tahkir ve mevcudata bir zulm-ü azîmdir ve rahmetin ref’ine ve âfatın nüzulüne vesiledir. Hattâ deniz dibinde balıklar, canilerden şekva ederler ki “İstirahatimizin selbine sebep oldular.” diye rivayet-i sahiha vardır. O halde kâfirin ve münafığın azap çekmesine acıyıp şefkat eden adamlar, şefkate lâyık hadsiz masumlara acımıyorlar.

***

Risale-i Nur, hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolayı Risale-i Nur’dadır. Evet on beş sene yerine, on beş haftada Risale-i Nur o yolu kestirir, iman-ı tahkikîye îsal eder. Bu fakir kardeşiniz yirmi sene evvel, kesret-i mütalaa ile bazen bir günde bir cilt kitabı anlayarak mütalaa ederken; yirmi seneye yakındır ki Kur’an ve Kur’an’dan gelen Risale-i Nur bana kâfi geliyordu.