Türk çocuklarının temiz ve saf dimağlarını senelerce tahrip ederek felce uğratan korkunç din düşmanlarının akıttığı zehirlere bakın.

Ne korkunç hal ve tezatlar içindeyiz. Savcı bunu görmez, İslâm dinine ve bütün mukaddes dinlere yapılan bu korkunç taarruz ve hakareti takip etmez de bu taarruzdan gençliğe muhafaza tedbirleri tavsiye edeni mi yakalar?

Pek muhterem Türk Müslüman hâkimler! Siz Kur’an-ı Mübin’in Allah’ın nurunun pırıltıları ile dolu olan ve yalnız o nur-u İlahîyi aksettiren Risale-i Nur Gençlik Rehberi’nden dolayı müvekkilimi mahkûm edemezsiniz!..

Muhterem, asil ve Müslüman Türk hâkimleri! Pek iyi bilirsiniz ki hakiki irşad âlimleri enbiyanın vârisleridir. Bu mübarek zatlar da kendilerine miras kalan vaaz u nasihati, Kur’an-ı Mübin’in emirlerine göre yapmakla mükelleftirler. Vazifesini yaparken hiçbir ücret ve ivazın talibi değildirler. Vazifelerini fîsebilillah yaparlar. Ancak Allah ve Resulünün rızasına taliptirler. Son nefeslerine kadar bu mukaddes vazifeye devam ederler. Çünkü bu vazife onlara Allah ve Resulünün emanetidir. Müvekkilim, bu emaneti ehline tevdi ediyor diye nasıl takip ve tazip edilir? Nasıl bu ihtiyar yaşında zayıf ve nahif bünyesi, inanamayacağı ağır bir teklif ile mükellef tutulur?

Gel zindana gir!

Bu, en korkunç bir zulüm olur. Bu zulme mani olmak vazifesi de sizlere emanet edilmiştir.

Bütün fenalıkları, günahları, ahlâksızlığı, rezaleti, fesat ve fitneyi imha edecek nurdur…

يُرٖيدُونَ اَنْ يُطْفِؤُا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَاْبَى اللّٰهُ اِلَّا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ

وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

Meali: “Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise –muhakkak– nurunu tamamlamak (tamamen parlatmak) istiyor, kâfirler hoşlanmasalar da.”

Avukat

Abdurrahman Şeref Lâç