Devr-i sâbığın Bedîüzzaman ve talebelerine reva gördüğü zulümlerden bir numune.

(Bedîüzzaman ve talebeleri büyük bir cürmün fâili imiş gibi silahlı muhafızlar arasında Afyon Hapishanesinden mahkemeye götürülürken)

gibi aynı nakarat ile “Gizli cemiyet kuruyor, halkı hükûmet aleyhine çeviriyor; ihtiyarladıkça artan enerjisiyle, kuvvetiyle, rejimi yıkmaya çalışıyor. Mustafa Kemal’e İslâm Deccalı, Süfyan diyor.” gibi bir sürü bahanelerle, elli Risale-i Nur talebesiyle birlikte Afyon Ağır Ceza Mahkemesine sevk ediliyor ve hapse konuluyor.

Yapılan derin ve uzun tahkikat neticesinde, bir tek suç delili bulunamıyor. Fakat ne oldu ise oldu, ne yaptılarsa yaptılar, nihayet mahkeme –güya kanaat-i vicdaniye ile– Bedîüzzaman’a yirmi ay ve müdakkik bir âlime on sekiz ay, yirmi iki kişiye de altışar ay hüküm veriyor. Diğerlerini de “Bunlar Bedîüzzaman’ı büyük bir mürşid olarak bilmişler ve içlerindeki derûnî boşluğu doldurmak için Risale-i Nur’u okumuşlar.” diye beraet veriyor. Hüküm alanları da “Bedîüzzaman’ın kurduğu gizli cemiyete yardım etmişler!” diye cezalandırıyor. Hükmü derhal infaz edip hepsini tevkif ediyorlar.

Tabiî mahkûmiyet kararı hemen temyiz ediliyor. Temyiz Mahkemesi kısa bir zamanda tetkikatını bitirerek “Madem Bedîüzzaman