Bedîüzzaman Hazretleri Afyon’da bir müddet ikamet etmiştir. Bu esnada cezasını çektiği ve Temyiz Mahkemesi mahkûmiyet kararını tamamen lehine bozduğu halde, üç polise kapısı önünde geceli gündüzlü nöbet beklettirilmiştir. Hapisten çıktığına pişman etmişler ve zulüm ve tazyikat devam ettirilmiştir. İki senelik ezici ve eritici bir hapisten çıktığı halde, hastalığını sormak için gelenler dahi yanına bırakılmamıştır. Tarihçe-i Hayat’ında görüldüğü gibi Rusya’da, Rus kumandanı ona serbestiyet verdiği halde, öz vatanında ve bu mübarek ve muazzez millet-i İslâm için her şeyini feda eden Bedîüzzaman’ın bayram ziyaretine gelenler dahi resmî memurlar tarafından ziyaretten men’edilmiştir. Hattâ hizmetçisiyle konuşanlar görülünce “Sen, Bedîüzzaman’ın hizmetçisiyle konuştun!” diye tazyikat yapılarak hüviyetleri tesbit edilmiştir.

Bütün böyle kanunsuzluklar, halkı Bedîüzzaman’a bir kat daha yaklaştırmış, eserlerini arayıp bulmak hususunda âdeta bir kamçı tesiri husule getirmiştir. Bedîüzzaman aleyhinde propaganda yapan ve yaptıranlardan ise fersahlarca uzaklaştırmıştır. Bedîüzzaman’a olan teveccüh-ü âmme kırılmaya çalışıldıkça millet ve gençlik, hususan yüksek tahsil gençliğinin hürmet ve bağlılığı artmıştır. Bedîüzzaman aleyhtarlığı yapıldıkça bu bağlar perçinleşmiştir.

Menfî propagandalardan maksat, milletin Bedîüzzaman’a olan teveccühünü kırarak, şahsını çürütüp Risale-i Nur’un neşriyatını durdurmaktır. Halbuki Risale-i Nur, müellifin şahsıyla bağlı değildir. Risale-i Nur, Kur’an’ın malıdır. Risale-i Nur, başka eserlere benzemez. Risale-i Nur, başlı başına hüccet ve bürhan hazinesidir yani bizatihî bürhan ve hüccettir. Risale-i Nur okuyan, müellifin şahsına bakmaz; doğrudan doğruya eserin içindeki hakikatlere, bürhan ve delillere hasr-ı nazar eder. Bu ve daha birçok hakikatlere binaendir ki Bedîüzzaman’ın aleyhinde yapılan çok dehşetli resmî propagandalar dahi akîm kalmıştır. Ve akîm kalmaya da mahkûmdur.

Evet bu millet-i İslâmiye, vatan ve millete bu derece hadsiz istifade temin eden, Kur’an ve iman hizmetini görülmemiş bir feragat-i nefisle ve fedakârlıklarla yapan bu büyük müellif ve mütefekkirin, bu derece mahkemelerde sürüklendiğine, milyarlar teessüfler