بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Bu hâdise tesiriyle ben kendimi masum kardeşlerime rıza-yı kalple feda etmeye kat’î azm u cezmettiğim ve çaresini fikren aradığım vakitte, Celcelutiye’yi okudum. Birden hatıra geldi ki İmam-ı Ali (radıyallahu anh) “Yâ Rab! Eman ver!” diye dua etmiş; inşâallah, o duanın sırrıyla selâmete çıkarsınız.

Evet Hazret-i Ali (radıyallahu anh) Kaside-i Celcelutiye’de iki suretle Risale-i Nur’dan haber verdiği gibi Âyetü’l-Kübra Risalesi’ne işareten وَبِالْاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنّٖى مِنَ الْفَجَتْ der. Ve bu işarette îma eder ki:

Âyetü’l-Kübra yüzünden ehemmiyetli bir musibet Risale-i Nur talebelerine gelecek ve Âyetü’l-Kübra hakkı için o fecet ve musibetten şakirdlerine eman ver, diye niyaz eder. O risaleyi ve menbaını şefaatçi yapar.

Evet, Âyetü’l-Kübra Risalesi’nin tabı bahanesiyle gelen musibet, aynen o remz-i gaybîyi tasdik etti.

Hem o kasidede Risale-i Nur’un mühim eczalarına tertibiyle işaretlerin hâtimesinde, mukabil sahifede der:

فَتِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا

وَحَقِّقْ مَعَانٖيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ

Yani “Sen onların hâssalarını topla ve manalarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet, onlar ile tamam olur.” der. “Harflerin manalarını tahkik et.” karinesiyle manayı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp belki kelimeler manasındaki “Sözler” namıyla risaleler muraddır.

لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا

***