ehemmiyetli bir surette celbedecek bir küllî hâdise hükmünde ve umumî bir meseledir.
Evet, Risale-i Nur’a perde altında hücum eden, ecnebi parmağıyla bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan âlem-i İslâm’ın teveccühünü ve muhabbetini ve uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için siyaseti dinsizliğe âlet ederek perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirenlerdir ki hükûmeti iğfal ve adliyeyi iki defadır şaşırtıp der: “Risale-i Nur ve şakirdleri, dini siyasete âlet eder, emniyete zarar ihtimali var.”
Hey bedbahtlar! Risale-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti, asayişi, hürriyeti, adaleti temin ettiğine yüzer hüccetlerden biri, bu müdafaanamesi hükmündeki Meyve Risalesi’dir. Bunu âlî bir heyet-i ilmiye ve içtimaiye tetkik etsinler, eğer beni tasdik etmezlerse ben her cezaya ve işkenceli idama razıyım!
Mevkuf
Said Nursî
***
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
Reis Beyefendi!
Kararnamede üç madde esas tutulmuş:
Birisi: Cemiyettir. Ben buradaki bütün Risale-i Nur şakirdlerini ve benimle görüşenleri veya okuyan ve yazanlarını aynıyla işhad ediyorum, onlardan sorunuz ki ben hiçbirisine dememişim: “Bir cemiyet-i siyasiye veya cemiyet-i nakşiye teşkil edeceğiz.” Daima dediğim budur: Biz imanımızı kurtarmaya çalışacağız.
Umum ehl-i iman dâhil oldukları ve üç yüz milyondan ziyade efradı bulunan bir mukaddes cemaat-i İslâmiyeden başka mabeynimizde medar-ı bahis olmadığını ve Kur’an’da hizbullah namı verilen ve umum ehl-i imanın uhuvveti cihetiyle kendimizi, Kur’an’a hizmetimiz için hizbü’l-Kur’an, hizbullah dairesinde bulmuşuz. Eğer kararnamede bu mana murad ise bütün ruhumuzla, kemal-i iftiharla itiraf ederiz. Eğer başka manalar murad ise onlardan haberimiz yoktur!

