kısım zatlar onları okumak istediler ve okudular; hayat-ı ebediyelerine tam bir tiryak olduğunu hakkalyakîn gördüler, kendilerine istinsah ettiler.

Elinize geçen ve nazar-ı teftişinizde bulunan “Fihriste Risalesi” gösteriyor ki Risale-i Nur’un her bir cüzü, bir âyet-i Kur’aniyenin hakikatini tefsir eder ve hususan erkân-ı imaniyeye dair âyetleri öyle vuzuhla tefsir eder ki Avrupa feylesoflarının bin seneden beri Kur’an aleyhinde hazırladıkları hücum planlarını ve esaslarını bozuyor. Şimdilik elinizde İhtiyar Risalesi’nin On Birinci Rica’sında binler imanî ve tevhidî bürhanlardan bir tek bürhan var. Numune için ona bakınız, dikkat ediniz. Davam doğru mudur, yanlış mıdır anlarsınız.

Hem bu vatana ve bu millete ne kadar menfaatli olduğunu, numune için Risale-i Nur’un eczalarından olan İktisat Risalesi ve hastalara imandan gelen yirmi beş devalı risale ve ihtiyarlara imandan gelen on üç rica ve teselli risaleleri, bu mübarek milletin yarısından ziyade bir yekûn teşkil eden fakirler, hastalar, ihtiyarlar taifelerine gayet kıymettar bir hazine-i servet ve tiryak ve ziya olduğunu insaf ile bakan herkes kabul eder kanaatindeyim.

Hem vazife-i tahkikatınıza yardım için derim: Fihriste Risalesi yirmi senelik risalelerimin bir kısmının fihristesidir. İçindeki risalelerin bir kısmının asılları Dârülhikmetten başlar. Fihristedeki numaralar, telif tertibiyle değildirler. Mesela Yirmi İkinci Söz, Birinci Söz’den daha evvel telif edilmiş ve Yirmi İkinci Mektub, Birinci Mektub’dan daha evvel yazılmış. Bunlar gibi çok var…

Sâlisen: İman ilminden ibaret olan Risale-i Nur eczaları, emniyet ve asayişi temin ve tesis ederler. Evet, güzel seciyelerin ve iyi hasletlerin menşe ve menbaı olan iman; elbette emniyeti bozmaz, temin eder. İmansızlıktır ki seciyesizliği ile emniyeti ihlâl eder.

Hem bunu biliniz ki yirmi otuz sene evvel bir gazetede gördüm ki İngilizlerin bir Müstemlekat Nâzırı demiş: “Bu Kur’an, Müslümanların elinde varken biz onlara hakiki hâkim olamayız. Bunun kaldırılmasına ve çürütülmesine çalışmalıyız.” İşte bu kâfir muannidin bu sözü, otuz senedir nazarımı Avrupa feylesoflarına çevirmiş olduğundan nefsimden sonra onlar ile uğraşıyorum. Dâhiliyeye pek bakamıyorum ve dâhildeki kusuru; Avrupa’nın hatası, ifsadıdır