hârika bürhanlarını gözlerine soktu. Evet Onuncu Söz, haşir gibi bir rükn-ü azîm, imanın etrafında çelikten zırh oldu; ehl-i dalaleti susturdu. Elbette hükûmet-i cumhuriye bundan memnun oldu ki mebusanın ve valilerin ve büyük memurların ellerinde kemal-i serbestiyet ile Onuncu Söz’ün nüshaları gezdi.

Dört aydan beri bu hayat memat meselesinde, hiçbir yerden benim acınacak halim bir mektubla dahi sordurulmadığı ve benim hakkımda halkı tenfir edecek bir surette teşhir etmekle nefret-i âmmeyi aleyhime celbedip bütün bütün teshilat ve muavenetten mahrum kalmış, garib ve kimsesiz halimi tasvir eden, itiraznamemde izah ettiğim bir hikâye:

Bir zaman bir padişahın müptela olduğu bir hastalığın ilacı, bir çocuğun kanı imiş. O çocuğun pederi, çocuğu hâkimin fetvasıyla bir para mukabilinde padişaha vermiş. Çocuk, mecliste ağlamak ve şekva yerine gülmüş. Sormuşlar:

Neden istimdad etmiyorsun, şikayet etmiyorsun, gülüyorsun?

Demiş ki: İnsan, musibete giriftar olduğu vakit evvel pederine, sonra hâkime, sonra padişaha şekva eder. Benim pederim, beni kesilmek için satıyor; işte hâkim de ölmekliğime karar veriyor; işte padişah benim kanımı istiyor… Bu antika ve pek garib ve şekli çok çirkin ve hiç görülmemiş bu hale karşı ancak gülmek ile mukabele edilir.

İşte ey Şükrü Kaya Bey! Biz de o çocuk hükmüne geçtik. Derdimizi evvel mahallî hükûmetteki Valiye, sonra mahkeme adaletine, sonra Dâhiliye Vekaletine müracaat edip mazlumiyetimizi beyan ederek zalimlerden bizi kurtarmak için arzuhal etmek mukteza-yı hal iken, gördük ki: En son şekvamızı dinleyecek Dâhiliye Vekilinin hakkımızda kapıldığı asılsız evhamına bir hakikat rengi vermek ve hatasını örtmek fikriyle hatasında ısrar etmesi daha büyük bir hata olduğunu düşünmediğinden düçar olduğu gurur hastalığına, kanımızı isteyerek bizi asılsız bahanelerle perişan etmek istiyor. Biz de Şükrü Kaya’nın şahsını, Dâhiliye Vekili olan Şükrü Kaya Bey’e şekva ediyoruz. (Hâşiye)

___

Hâşiye: Şükrü Kaya’nın ne derece asılsız evhama kapılıp garaz ettiğine delil şudur ki: Benim gibi kimsesiz ve üç dört bîçare arkadaşlarımı mahkemeye