Aynen bunun gibi Denizli’de camilerde beni gördükleri hattâ resmen ihbar edilmiş ve Müdür ve Gardiyana aksetmiş. Bazılar telaş ederek “Kim ona hapishane kapısını açıyor?” demişler. Hem burada dahi aynen öyle oluyor. Halbuki benim çok kusurlu, ehemmiyetsiz şahsiyetim pek cüz’î bir hârika isnadına bedel, Risale-i Nur’un hârikalarını ispat edip gösteren Sikke-i Gaybî mecmuası yüz derece belki bin derece ziyade Nurlara itimat kazandırır ve makbuliyetine imza basar. Hususan Nur’un kahraman talebeleri, hakikaten hârika halleri ve kalemleri ile imza basıyorlar.

Said Nursî

***

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlar ile ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet; tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor. Şimdi Hüsrev gibi Nur kahramanı size ihsan edildi. İnşâallah bu medrese-i Yusufiye dahi Medresetü’z-Zehranın bir mübarek dershanesi olacak. Ben şimdiye kadar Hüsrev’i ehl-i dünyaya tam göstermiyordum, gizlerdim. Fakat neşredilen mecmualar, onu ehl-i siyasete tamamıyla gösterdi, gizli bir şey kalmadı. Onun için ben onun iki üç hizmetini has kardeşlerime izhar ettim. Hem ben hem o, daha gizlemek değil, lüzum ise aynı hakikat beyan edilecek.

Fakat şimdilik karşımızda hakikati dinleyecekler içinde dehşetli ve tezahür etmiş iki muannid hem zındıka hem komünist hesabına –biri Emirdağı’nda malûm olmuş, biri de burada– gayet dessasane, aleyhimizde iftiralarla memurları ürkütmeye çalışıyorlar. Onun için biz şimdilik çok ihtiyat edip telaş etmemek ve inayet-i İlahiyenin imdadımıza gelmesini tevekkül ile beklemek lâzımdır.

Said Nursî

***