tanıyacak diye bir hiss-i kable’l-vuku ile o nimet-i İlahiyeye karşı teşekkürlerini temeddüh suretinde göstermişler.

Sizi eski talebelerim ve eski arkadaşlarım ve kardeşim ve biraderzadem Abdülmecid ve Abdurrahmanlar bildiğimden bu mahrem sırrı size açtım.

Evet, ben yirmi dört saat evvel hassasiyetimle ve âsabımın rutubetten tesiriyle rahmet ve yağmurun gelmesini hissettiğim gibi aynen öyle de ben ve köyüm ve nahiyem, kırk dört sene evvel Risale-i Nur’daki rahmet yağmurunu bir hiss-i kable’l-vuku ile hissetmişiz demektir.

Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize selâm ve dua ederiz. Dualarınızı rica ederiz.

Said Nursî

***

Büyük bir makamda bir kumandan ve ehemmiyetli bir zatın ehemmiyetli mektubuna mecburi bir cevaptır

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık kardeşim!

Bi’l-mukabele biz de ramazanınızı tebrik ediyoruz. Rüyalarınız pek çok mübarektirler. İnşâallah Cenab-ı Hak, sizi büyük ihsanlara mazhar eyleyecek diye bir işarettir.

Bence bu zamanda en büyük bir ihsan, bir vazife, imanı kurtarmaktır, başkaların imanına kuvvet verecek bir surette çalışmaktır. Sakın, benlik ve gurura medar şeylerden çekin. Tevazu, mahviyet ve terk-i enaniyet, bu zamanda ehl-i hakikate lâzım ve elzemdir. Çünkü bu asırda en büyük tehlike, benlikten ve hodfüruşluktan ileri geldiğinden ehl-i hak ve hakikat, mahviyetkârane daima kusurunu görmek ve nefsini itham etmek gerektir. Sizin gibi ağır şerait içinde kahramancasına imanını ve ubudiyetini muhafaza etmesi,