mütemadiyede bulunmasına, mezmum bi’l-cümle ahlâkları def’ ve tard etmesine ilh. gibi hissiyatıyla mütehassis edip de nefs-i emmareyi öldürmez de ne yapar?

Diyebilirim ki bu Nur risale-i şerifeleri bir gülistan-ı cinandır. Bu gülistandan istifade edemeyen bed-mâyelere, nasibedar olamayanlara sad-hezar teessüf. İşte o gibilere ilham-ı Rabbanî erişsin de Yirmi Üçüncü Söz risale-i şerifesinin âhirindeki iki levhanın birincisi ki hicab-ı gafletten nihanı, ikinci levhadaki zeval-i gafletle ayâna tebdil edebilsinler.

Cümle mü’minîn-i muvahhidînin tarîk-ı hidayette hatve-endaz olmaları için; Cenab-ı Vâcibü’l-vücud Hazretlerine kavlen dua ve tazarru etmekliğim ve fiilen de henüz dörtte birini yazamadığım bu Nur risale-i şerifelerinin fakirde mevcud olanlarını, itimat ettiğim, muhabbet ve aşkı olduğunu hissettiğim ihvana, ezcümle (…) gibi zevat-ı muhtereme, cuma günleri fakirhanede toplanıldığı vakit, bizzat okuyor ve ellerine birer Nur parçalarından verip akşama kadar ve bazı geceleri okunmakta devam ediliyor. Hepimiz Cenab-ı Kādir-i Kayyum’a ubudiyet ve niyazımızı îfa ediyoruz ve Zat-ı Üstadanelerine karşı da bu borcumuz olan dua-yı üstadanelerini yâd ve tezkâr ediyoruz.

Cenab-ı Zülcelali ve’l-kemal Hazretleri Muhterem Zat-ı Üstadanelerini dünyalar durdukça Nur Risalelerini rehberlikte, delâlette ve nur dellâllığında ilâ âhiri’d-deveran kaim buyursun, duasını her namazın âhirinde hemşirenizle beraber vird-i zeban etmişiz, Efendim Hazretleri.

Âsım

***

(Ahmed Galib’in Sözler hakkında bir fıkrasıdır.)

Âdem-i ilm-i hakikattir sözün,

Tercüman-ı kenz-i vahdettir sözün.

Hazret-i Hak’tan atâ-yı mahzdır,

Neş’e-i Şît-i hüviyettir sözün.

Ders-i hikmetten bütün ulvi beyan,

Misl-i İdris, pür-hikmettir sözün.

Mevc-i tufan-ı dalaletten siper,

Keştî-i Nuh-u selâmettir sözün.