Besmele’sinin ب menbaından gelen, her birisi ayrı lezzette, ayrı şiddette, ayrı kuvvette, sureler namında yüz on dört âb-ı hayat şubelerinin kevser musluğundan bu havuza akmakta olduğunu görür gibi oluyoruz.

“İdrak-i maâlî bu küçük akla gerekmez

Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.”

El ele, omuz omuza vererek himmet ve gayret-i Hudâ-pesendaneleriyle mazhar-ı takdir olan uhrevî kardeşlerime selâm ve dualar eder ve muvaffakıyetler temenni ile dualarını istirham eylerim.

Hulusi

***

(Âsım Bey’in fıkrasıdır. Telvihat-ı Tis’a münasebetiyle yazmış.)

Sevgili Üstadım!

Ne diyeyim, müştakı olduğum bu risale-i şerife, bu sözler, bu hakikat, bu nur; bu fakire, lütf u kerem-i İlahî olarak ihsan buyuruldu.

هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى

Cenab-ı Kādir-i Mutlak Hazretlerine hadsiz ve hesapsız hamd ü sena ediyorum ki siz Üstadıma kavuştum ve bi’n-netice bu nurları, bu hakikatleri gördüm, okudum, yazdım ve gerden-beste-i inkıyad oldum.

Binaenaleyh tavsiye ve dua-i üstadaneleriyle feyizyâb olmak için Cenab-ı Zülcelali ve’l-kemal Hazretlerinden ve Mefhar-i Mevcudat Aleyhi Ekmelü’t-tahiyyat aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz Hazretlerinden ve bütün pîr, pîran ve mürşidan ve Şah-ı Nakşibend kuddise sırruhu Hazretlerinden ve bilhassa bütün mevcudiyetiyle gerden-dâde-i inkıyad ve teslim olduğum siz Üstadımdan tazarru ve niyaz ve istimdad ediyorum ki mütevekkilen alallah, ya Üstad-ı A’zam, tarîkat-ı Muhammediyenin maksat, gaye ve esasını, teferruat ve füruatını zikir ve beyan eden bu Dokuzuncu Kısım, bir nur-u tarîkat ve hakikattir.

Okumaya doyulmaz. Okudukça hasıl olan şevk ve lezzet hesaba gelmez. Hele Dokuzuncu Telvih, hülâsa ve icmal edilerek bütün hakikatler toplanmış. Temsilde hata olmasın, Hazret-i Mevlana’nın