Hîn-i sabavetimden beri en ziyade menfurum, felillahi’l-hamd yalan söylemektir. Onun için hakikati ifade ettiğime emin olabilirsiniz ki yukarıda arz ettiğim üç safhada ihtiyar ve tesadüf yoktur. Hâkim olan bir dest-i gaybî ve kader-i İlahîdir. Bunu hissediyordum. Kader-i İlahîyi izaha lüzum yok. Dest-i gaybın da Gavs-ı A’zam Sultan-ı Evliya Bâzü’l-Eşheb, Seyyid Abdülkadir-i Geylanî kuddise sırruhu’l-âlî Hazretleri olduğunu son defa öğrenmiş olduk.

Fakat muhterem Üstadımın âlî afflarına istinaden şunu ilâve edeyim ki Gavs-ı A’zam Hazretlerinin keramet-i gaybiyeleri, sarahaten Üstadımız Said Nursî Hazretlerini göstermektedir. Çocukluğundan beri hârika tercüme-i hali tetkik edilecek olursa görülür ki bu zatın vücudu sırf Kur’an ve iman hesabınadır. Ondandır ki o hârika hâlâta mazhar olmuş.

Biz bîçareler bu şem’in pervanesi oldukça, hizbü’l-Kur’an namına Hazret-i Gavs’ın himmet ve duasına ve cedd-i zîşanı Peygamberimiz (sallallahu teâlâ aleyhi vesellem) Efendimiz Hazretlerinin şefaatine, iltimasına ve nihayet Münzilü’l-Kur’an’ın affına, himayesine mazhar olacağımıza da şüphe edilmemek lâzımdır.

Allahu Zülcelal Hazretleri cümlemizi muhafaza buyursun, âmin! Dâreynde bâis-i necatımız olan bu hizmeti bi’l-külliye terk edecek olursak, o zaman helâkimiz muhakkaktır. Mademki elimizde ma’fuv olduğumuza dair senedimiz yok; bâis-i feyzimiz Üstadımız Hazretlerinin bizlere şefkatinden dolayı keramet-i gaybiyeden haber verdikleri müjdeler, yalnız şevkimizi ve şükrümüzü artırmaya vesile olmalı. İsimlerinin sarahaten zikredildiğini bildirmekle beraber gösterdikleri âlî feragat, cümlemiz için nazar-ı ibretle görülmeli ve cidden taklit olunmalıdır.

Yine emirlerindendir ki bizler hizmetle muvazzafız, mükellefiz. Netice ile değil. Bu nurlu hizmette bizleri birleştiren Allahu Zülcelal’den niyazım: Haşirde de liva-yı Muhammedî (asm) altında haşr u cem’olmaklığımızdır.

اَللّٰهُمَّ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ

Müsaadenizle sadede geliyorum:

Otuz Birinci Mektub’un Yedinci Lem’a’sına esas olan üç âyet-i celilenin tefsiri hârika bir tarzdadır. Bilhassa İkinci Vecih’le, Yedinci