30 Mayıs 1934 Çarşamba

بِاسْمِهٖ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re’fet Bey!

Senin bende bir üstadın, bir kardeşin, bir dostun var. Üstadını her risale içinde görüp görüşürsün. Kardeşini sabah akşam dergâh-ı İlahîde manen ve hayalen o, seni dua ile gördüğü gibi sen de onu o suretle görebilirsin. Bendeki dostunu görebilmek için buraya gelmekle zahmet çekme. Çünkü o dostun ziyarete liyakati yoktur. O bir, siz çoksunuz. İnşâallah o gelir, sizi orada ziyaret eder.

وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالْاُنْثٰى âyetine dair şimdi cevap vermeye vaktim müsait değil. Sıhhatini bilmiyorum fakat rivayet ediliyor ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş ki: “Oğlan çocuğunu seviniz.” Demişler: “Kızları ne için istisna ettin?” Ferman etmiş ki: “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler.”

Evet kız, şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha ziyade sevilir. Bâhusus bu zamanda ebeveyn hakkında kızlar daha mübarektir. Çünkü tehlike-i diniyeye çok maruz olmuyorlar.

İkinci sualin: İbrahim Hakkı “Cû’ ism-i a’zamdır.” demesinin muradını bilmiyorum. Zahiren manasızdır, belki de yanlıştır. Fakat ism-i Rahman madem çoklara nisbeten ism-i a’zam vazifesini görüyor. Manevî ve maddî cû’ ve açlık, o ism-i a’zamın vesile-i vusulü olduğuna işareten mecazî olarak Cû’ ism-i a’zamdır yani bir ism-i a’zama bir vesiledir, denilebilir.

Mübarek hanenizdeki masumlara dua ve ders arkadaşlarına umumen selâm ediyorum.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz

Said Nursî

***