fiyatını veremeyeceğiz. Bahar mevsimi geçmeden bütün cevherlerden alalım. O cevherler ise Risale-i Nur Külliyatıdır.

Ben âciz de Yirmi Dördüncü Söz’ün Dördüncü ve Beşinci Dal’ını okumaya ve yazmaya başladım. Ve yaralarımın birer birer kuruduğunu hissedince, Mektubat ve Sözler’i bütün kuvvetimle yazmaya karar verdim. Benim gibi yaralı kardeşlerime, bütün Müslümanlara, bütün kuvvetimle bağırıyorum: “Eyvah! Bu asrımızda, bu yaralar ile nasıl istirahat edebiliriz, yoksa… Bu asrın manevî doktoru ve ilaçları ise Kur’an’dan tereşşuh eden Risale-i Nur ve Mektubatü’n-Nur’dur. Onlara sıkı sarılalım.”

Âciz Talebeniz

Ali Ulvi

***

(Kuleönü karyesinden İbişoğlu Mehmed’in bir fıkrasıdır.)

Muhterem Üstadım Efendim!

Kardeşim Mustafa, risaleleri yazmaya başlayalı beş sene oldu. Maalesef iki senesini zayi ettik. Üç seneden beri, risaleleri sair arkadaşlarla beraber, hizmetimizin haricinde her zaman okuyup istifade ediyoruz.

Bazı, köyümüzün ehl-i tarîkat olanları, bidayeten kardeşim Mustafa’nın okuduğuna ehemmiyet vermiyorlardı. Ben de bu okunan Sözler hem tarîkata hem hakikate pek muvafıktır. Bu zamanın yaralarına bir ilaçtır diyordum. Ve her ne zaman yeis içerisinde kalsam kardeşimin yanına gelir, işittiğim hakikatleri Risale-i Nur’dan okutur, dinler ve Risale-i Nur’un verdiği feyizle yaralarım tedavi olur, giderdim. Herhangi bir meseleden bahsedilse Risale-i Nur’da en iyisi vardır. Yalnız çok insanlar var ki Sözler’in kıymetini bilmiyorlar. Ben de bütün bu söylenen sözlere ilaç, risalelerde vardır diyorum. Olanca kuvvetimle küre-i arza bağırarak derim ki: “Hariçte görülen marazlara ilaç vardır.”

Ey kardeşlerim, istifade edelim. Bu risalelerden istifade etmeyenler ne kadar akılsızdırlar. Çok şükürler olsun ki böyle bir zat-ı muhtereme Cenab-ı Hak bizi eriştirdi.

لِلّٰهِ الْحَمْدُ وَالْمِنَّةُ