sâmiaları ve bâsıraları kendisine müteveccih kılan o azametli Külliyat-ı Nur’dan bir Nur daha aldım.

Bu Nur, o güzel İslâm nişanı ve o büyük rahmet hazinesinin keşşafı olan بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ in binler esrarından, otuz sırra mukabil altı sırla nurlu şuâlarını ezhanımıza nakşetmiş ve rahmetin bin bir esma-i İlahiyeden gelen şuâlarıyla, insana hadd ü hesaba gelmeyen niam-ı Sübhaniyenin, meded elleriyle yardıma gönderildiğini öğretmekle, bizi sonsuz bir derya-yı feyze gark etmiştir.

Bu kudsî mübarek kelimenin her sure başında zikriyle, ehemmiyet ve azameti ve her hayırlı işlerde tekrarıyla mübarek bir şefaatçi olması, ferşte gezen insana, arşa çıkacak kamet giydirmesi ve acz-i mutlakta çırpınan insanı, Kadîr-i Mutlak’a rabtetmekle, insanın kıymet ve izzeti gösterildikten sonra

اِنَّ اللّٰهَ خَلَقَ الْاِنْسَانَ عَلٰى صُورَةِ الرَّحْمٰنِ

hadîs-i şerifiyle Mün’im-i Hakiki’nin bin bir esma-i hüsnasının cilvelerinin şuâlarından tezahür eden rahmetiyle perverde edilmek suretiyle de rahmetin bir cilve-i etemmi olduğu izah buyurulmuştur.

Sevgili Üstadım! Ruh-u insanın nazarını, akıl ve kalbini ve muhayyilesini بِسْمِ اللّٰهِ ile kâinat simasına اَلرَّحْمٰنِ ile arz simasına اَلرَّحٖيمِ ile ebna-yı cinsinin sima-yı manevîsine dağıtıyor. Oralardaki rahmet-i vâsia-i külliyenin azametini, letafetini gösteriyor.

Aziz Üstadım! Nazarım nereye ilişse, aklım herhangi bir hali muhakeme etse, muhayyilem ne ile meşgul olsa, sâmiam ne duysa, kalbim nereye gitse dolaştıkları yerlerde ve tesadüf ettikleri şeylerde, beşere bakan pek büyük âsâr-ı rahmeti görüyor. Semavat ve arş, bütün heybetiyle insanların seyrangâhı; cennet, mesken-i hakikisi oluyor. Zemin bir hane şekline giriyor. Mele-i A’lâ’nın sekeneleri ve zemin yüzüne serpilen yüz binlerce mahlukat ve nebatat envaının insanların hâcetleri için koşuştuklarını, sineklerden balıklara, zerrelerden yıldızlara kadar küçük büyük her bir masnû, insanların yüzüne vahşetle değil, gülerek baktıklarını görüyor.

Sonsuz Rahîm olan Hâlık-ı Azîm’in kusursuz olan bu kasrını temaşaya doyamayan ruh, kendine avdet ediyor. Rahmetin nihayet