(Aydınlı İsmail’in fıkrasıdır.)

Sizin tatlı Sözlerinizi yazmaya başladım ve yazmaya doyamıyorum. Ve sizin tatlı Sözlerinizi yazmaya başladığım anda, ruhumda bir ferahlık hissediyorum. Aynı zamanda sizi hiçbir türlü unutamıyorum. Ve daima sizin mektubunuzu yazmak istiyorum.

Talebeniz

İsmail

***

(Aydın’da Doktor Şevket’in fıkrasıdır.)

Üstad-ı A’zamım Efendim!

Nurani ve çok kıymettar eserlerinizi okuduk. Nurlu ve feyizli eserlerinizin tesiriyle parlayan kasvetli kalplerimizle, siz Üstadımıza ebediyen minnettar ve medyun-u şükran bulunduğumuz gibi; risaleleri bizlere okutturmaya ve yazdırmaya sebep olan Hâfız Zühdü Efendi kardeşimizi de daima hayırla yâd etmekten kendimizi alamıyoruz. Kendilerine fiyat takdir edilemeyecek derecede kıymete mâlik bulunan muhterem risalelerinizi yazıp ikmal etmemize, Cenab-ı Hakk’ın bizi muvaffak kılması için Üstad-ı Ekremimizin dua ve himmetlerine muhtaç bulunuyoruz.

Talebeniz

Doktor Şevket

***

(Ahmed Hüsrev’in fıkrasıdır.)

Sevgili, müşfik Üstadım Efendim Hazretleri!

Arz-ı hürmet ve iştiyakla el ve ayaklarınızdan öperim. Hulusi Bey’in suallerine verilen cevaplara ait cihan-değer kıymetli, nurlu, feyizli sözlerinizi iki gün evvel aldım. Suallerin cevapları o kadar latîf idi ki ne okumaya doyabildim ve ne de idrakim kadar olsun hakkıyla kavrayabildim.

Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin makbulînden olduğu halde, hatasının ve her kitabında mühdî olamamasının esbabı, o kadar amîk bir şekilde ve o derece ince bir tarzda izah buyuruluyor ki bu âlî