bu çağlayan ırmakların latîf ve ulvi seslerinden hayli derece istifade ediyor ve sonlarında, beşeriyetin başta âcizlerinin ibtila olduğu emraza şifa verici eczalar istihsal ediyorum. Kendisini acı, yoksulluk içerisinde bunalıyor zanneden ve muhayyilesi inkişaf edememiş kimseleri ikaz etmek emelini taşıdığıma emin olunuz.

Aziz Üstadım! Anlıyorum ki kaybolmuş ümitlerimin, hayatımın semasında sönen yıldızlarımın ufûlüne teessüf edip bir fecr-i sabah ararken; bir nur sima, bir nur sabah karşımda parladılar. Allah sizden razı olsun ki kıymetli eserleriniz sayesinde hayatın kıymet ve ehemmiyetini anladım. Bu suretle kalbime bir istinadgâh-ı manevî buldum diye müstağrak-ı sürur oluyorum. Hemen Rabb’im, üstadımızı iki cihanda aziz ve gayelerine vâsıl eylesin, âmin!

Zekâi

***

Ey aziz Üstad!

Vakıâ emr-i âlîleri Sözler’in yazılması hususunda acele edilmemesi idi. Fakat hiç mümkün mü ki karşımda billurî sular akıtan ulu pınarın suyundan kana kana içmek için acele etmeyeyim. Malûm-u âlîleri, bendeniz bu hususta vazifelerde çok geç kaldım. Bu cihetleri vuzuh ile görüp idrak ederken, mümkün mü ki o ulu pınarın billurî sularıyla elimi yüzümü yıkamayayım, kalbimi parlatmak için isti’cal göstermeyeyim.

Cenab-ı Hakk’ın azîm bir lütfu ki temin-i maişetim için çalıştığım zamanlar arasında kıymettar risaleleri yazmak için vakit bulabiliyorum. Bu fırsatları kaçırmak istemediğim içindir ki acele ediyorum. İsti’calimin en büyük sebebi; muhtaç bulunduğum teselliyetkâr nurları, o risalelerde buluyorum. Nasıl ki içerisinde tevakkuf imkânı olmayan tünellerden, harîs kumpanyalar fazla seyr ü sefer etmekle iftihar ederler. Talebeniz de keza, o cihan-kıymet risaleleri ne kadar fazla okur yazarsam o kadar istifade-bahş ve müftehir olacağım.

On Altıncı Mektub’u serâpa okudum. Her türlü mezahim ve meşakkate karşı gösterdiğiniz sabır ve tevekküle meftun oldum. O Sözler’i okudukça bütün mevcudiyetim bir ıssızlık içinde parlayacak zannettim. Tehacüm-ü ızdırap için hep güler yüzlü, güzel yüzlü sabırlar temenni ettim.