yıkılmaz, değişmez zannolunan bu kervansaray elbette eskiyecek, yıpranacak, yıkılacak ve değişecektir.

İşte beşere bilhassa Müslümanlara ârız olan ve ale’t-tevali artmakta olan zaaflar, bu neticeyi tacil ediyor, mütalaasındayım. Fakat irşad buyurulduğu üzere mademki netice ile değil, hizmetle mükellefiz. O halde ümidimizi kesmeyerek sabır ve sükûn ile dua ve niyaz ile dergâh-ı İlahiyeden yalvarmalıyız. Muhit ilim ve zevalsiz ve nihayetsiz kudret sahibi olan Hâlık’ımız iyi yapar, iyilikler halk buyurur inşâallah, demeliyiz.

Yirmi Sekizinci Mektub’un Yedinci Mesele’sinin Hâtimesi, gaybî işarat hakkında ihtimalen dahi olsa her türlü evhamı izale etmek maksadıyla yazılmıştır. Sıddıkınız, elhamdülillah mübarek eserlerde delâlet ettikleri manalarda, işaret ettikleri hakaikte, bütün mevcudiyetiyle kabul ve tasdik ve kudsî maânîsini dercan etmekten başka bir his aslâ taşımamıştır.

Nasıl ki aziz Üstadımız bu Kur’anî cevherleri kendisine göstermekle iktifa etmiyor ve muhtaçlara da bakınız, görünüz, istifade ediniz; siz de muhtaçlara, müştaklara, mütehayyirlere göstermeye vasıta olunuz buyuruyorlar. Bu fakir talebeniz bu emre

عَلَى الرَّاْسِ وَالْعَيْنِ ، سَمْعًا وَطَاعَةً

demiş. Ve alâ kadri’l-imkân ve mütevekkilen alallah, bu emel uğrunda hizmette bulunmayı minnettarane arzu etmekte bulunmuştur.

Binaenaleyh gaybî tevafuk hakkındaki bu müdellel ve mukni beyanat da yerindedir, fazla değildir. Bu da herhalde lâzımdır. Buna mutlak ihtiyaç vardır veya olacaktır. Gösterilen misalden de anlaşılıyor. Özene bezene yazılmış, senelerle emek sarfıyla cem’edilmiş, toparlanmış, tefsir kavaidine siyak ve sibak-ı kelâm gözetilerek, muhtemelen bazı yerlerinde kesret-i istimal sebebiyle, hâh nâ-hâh nazar-ı dikkate çarpan tevafuk ve muvazenete de an-kasdin ihtimam edilerek, emniyetle vücuda getirilmiş olan bir tefsir ile doğrudan doğruya hazain-i mukaddese-i Kur’aniyeden bu asır insanlarına, Müslümanlarına göre nebean, feveran ve lemean eden nurlu âsârdaki gaybî muvafakat, muvazenet kıyas edilebilir mi? Aslâ…

Hâtimedeki Ahmed Galib Bey’in fıkrası hoştur. Bu fıkranın Hazret-i Kur’an’a ve mahzen-i esrar-ı İlahiyenin bir nevi nurlu reşehatı ve lemaatı olan Sözler’e nisbeti, güzelliğini artırmıştır. Allah bu