MESAİL-İ MÜTEFERRİKA

BİRİNCİ MESELE:

Sual: Salavatın bu kadar kesretle hikmeti ve salâtla beraber selâmı zikretmenin sırrı nedir?

Elcevap: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma salavat getirmek, tek başıyla bir tarîk-ı hakikattir. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm nihayet derecede rahmete mazhar olduğu halde, nihayetsiz salavata ihtiyaç göstermiştir. Çünkü Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bütün ümmetinin dertleriyle alâkadar ve saadetlerine nasibedardır. Nihayetsiz istikbalde, ebedü’l-âbâdda nihayetsiz ahvale maruz ümmetinin bütün saadetleriyle alâkadarlığının ihtiyacındandır ki nihayetsiz salavata ihtiyaç göstermiştir.

Hem Resul-i Ekrem; hem abd hem resul olduğundan ubudiyet cihetiyle salât ister, risalet cihetiyle selâm ister ki ubudiyet halktan Hakk’a gider, mahbubiyet ve rahmete mazhar olur. Bunu اَلصَّلَاة ifade eder. Risalet Hak’tan halka bir elçiliktir ki selâmet ve teslim ve memuriyetinin kabul ve vazifesinin icrasına muvaffakıyet ister ki سَلَام lafzı onu ifade ediyor.

Hem biz سَيِّدِنَا lafzıyla tabir ettiğimizden diyoruz ki: Yâ Rab! Yanımızda elçiniz ve dergâhınızda elçimiz olan reisimize merhamet et ki bize sirayet etsin.

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ وَعَلٰى اٰلِهٖ وَصَحْبِهٖ اَجْمَعٖينَ

İKİNCİ MESELE:

(Bir kardeşimizin uzun bir sualine kısa bir cevaptır.)

Eğer desen: Nedir şu tabiat ki ehl-i dalalet ve gaflet ona saplanmışlar, küfür ve küfrana girip ahsen-i takvimden esfel-i safilîne sukut etmişler?

Elcevap: Tabiat namı verdikleri şey; şeriat-ı fıtriye-i kübra-yı İlahiyedir ki mevcudatta zuhur eden ef’al-i İlahiyenin tanzim ve