Râbian: Kardeşimiz Abdülmecid’e bir mektubla bazı Sözler’i gönderiyorum. Sen gayet emniyetli bir tarzda postaya ver, adres: “Ergani-i Osmaniye’de esnaftan Vanlı Şahabeddin Efendi vasıtasıyla Vanlı Abdülmecid Efendi’ye” Bu adresi yeni hurufatla mektuba ve emanete yazınız. (*)

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşiniz Said Nursî

***

(Mektubat’ta On Sekizinci Mektub İkinci Mesele-i Mühimme’deki sualin cevabına bir zeyldir.)

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ

اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ

Aziz, sıddık, muhlis kardeşim Hulusi Bey!

Suallerinize dair bir cevap yazmıştım. Kardeşimiz Hüsrev bir izah istedi. O zat ruhen size benzediği için onun istizahına sen de iştirak ettiğini tahayyül ettim. Bu zeyli yazdım, size gönderdim.

Hem Keramet-i Gavsiye’nin birinci satırına dair bir parça gönderildi, onun âhirine yazarsınız. Hem Keramet-i Gavsiye ile münasebettar bir nükte-i Kur’aniyeyi gönderdik. Meşrebimize muhalif olan bu izhar-ı esrara beni sevk eden, manevî ihtar ile kardeşlerimizin sa’ye ziyade şevk ve gayrete gelmelerine bir vesile olmasıdır.

Hakikaten bir vakit fütur geldi; tevafuk çıktı, şevki tazelendirdi. Bir zaman yine fütur baş gösterdi; Keramet-i Gavsiye çıktı, gayreti çok ziyadeleştirdi. Ben bu haletten anladım ki izharından hizmetimize zararı yok, olsa olsa nefsime zarardır. Zaten nefsim hizmete feda olmaya hazırdır.

___

* Mektubun bundan sonraki “Hâmisen” kısmı, Mektubat’ta Üçüncü Mektub’tadır.